Yatağım sarı çarşaflı, yorganım sarı.
Sarı elem verici renk, kederlendin mi!
Gece bulutsuzluk bahar, damlacıkları
Hey sen! Hayat penceremde, perdelendin mi?
Perdenin ışığında ki, gölge oyunu.
Duvarda imzasız ismi meçhul bir resim
Adam maziye gömülü çık kadırgaya
İçinde mavi köpüklü dalgalar hakim
Serin sular dayanın kayalıklara
Kadırganın ahşap terekesi habersiz
Bu şehir sessiz bir sukunet vadisidir.
Burda hayat seslerin,can çekişindedir.
Bir dava arkadaşıydım,bilmezi bilir.
Gireni çıkmaz oldu,gideni gelmez ki.
Bu garip aleme,gizlice gireceğim.
Bir resim içinde resim kadar gerçek
Sıra sıra dağlar var baktığım o yanda
Şekilden şekile girmiş başı göçük
Dağlar var dağcıklar ak düşmüş başına
Üzerinde evler benek benek kesik
Kırk yıl düşündüm,kırk yıl kaşındım ki!
İlk düşümde hayaller gerçek oldu.
Bu düş makine yi,kırk yıl kurdum ki!
Bu tuzağa verilen mühlet doldu.
Uyandım! ilk resimlik hayalimle,
Zamanla işim yok,ufuk oldu bin çizgi,
Düşümde birisi beni yukarı çekti.
Kurtardım kahrıma yenik düşmüş başımı,
Boşluktan sekerek düştüm,üstüm yok şimdi.
Şehirlerden uzak bir diyar dikizledim,
Bir müphem şehrin körelmiş eskiliğinde,
Yıpranmış eşyalar,bir garip hayal oldu.
Eski yıllar,eski aylar eskiliğinde,
Bir eski hayal gibi her şey,kaybolurdu...
Eskici bağırır gezer sokaklarını,
Binlerce keyif haneden birisindeyim
Ben de içindeyim köy keyif hanesinin
Ve yıllarca önce oturmuş gibiyim
Hasır minderler üzerinde oturan ben...
Düşünceler tarihin penceresinde
Geçip gidiyor ömrümün her saniyesi
Nefesi alarak vererek azar azar
Ömrüm yaşanırken tükenir hikayesi
Her soluk alışımda verişimde keder
Bedenim zamanın sandukasında kitli
Görünmez bir ışık kol,ruhumu kaplar.
Her soluk alışımda,titrer nefesler.
Himayemde akrebin,bir kolu bağlı.
Bilinmez bir lugatça,öter böçekler.
Bir ışık var odama,yabancı gelir.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!