Zamanla işim yok,ufuk oldu bin çizgi,
Düşümde birisi beni yukarı çekti.
Kurtardım kahrıma yenik düşmüş başımı,
Boşluktan sekerek düştüm,üstüm yok şimdi.
Şehirlerden uzak bir diyar dikizledim,
Bir müphem şehrin körelmiş eskiliğinde,
Yıpranmış eşyalar,bir garip hayal oldu.
Eski yıllar,eski aylar eskiliğinde,
Bir eski hayal gibi her şey,kaybolurdu...
Eskici bağırır gezer sokaklarını,
Duvarda imzasız ismi meçhul bir resim
Adam maziye gömülü çık kadırgaya
İçinde mavi köpüklü dalgalar hakim
Serin sular dayanın kayalıklara
Kadırganın ahşap terekesi habersiz
Hayal pembeliğinde düşe uyanmak.
Nefes almak hayattan gerinip şöyle.
Lıkır lıkır bir yudum iç, suya kanmak
Yakasından tutup düş fırlatmak böyle.
Düş üstüne düş, kabus üstüne kabus.
Her günüm,bir başka doğar,bir başka batar.
Güneş emirle yükselir, bu yer yüzüne.
İnsan kendine eş,garip bir endam bulur.
Aynada dik dik,bakarken, kendi özüne.
İlkbahar,bir memur gibi,bezer hayatı.
Her vakit hoş şekli ile doğarken sabah,
Vaktin de ötesinde vakte erer ömrüm.
Bu hoş şeklini seyreder ederim tamah,
Toyluğuna toyluk katar serseri gönlüm.
Gündüzüm kaybolmaya yüz bulduğu andır,
Yatağım sarı çarşaflı, yorganım sarı.
Sarı elem verici renk, kederlendin mi!
Gece bulutsuzluk bahar, damlacıkları
Hey sen! Hayat penceremde, perdelendin mi?
Perdenin ışığında ki, gölge oyunu.
Binlerce keyif haneden birisindeyim
Ben de içindeyim köy keyif hanesinin
Ve yıllarca önce oturmuş gibiyim
Hasır minderler üzerinde oturan ben...
Düşünceler tarihin penceresinde
Geçip gidiyor ömrümün her saniyesi
Nefesi alarak vererek azar azar
Ömrüm yaşanırken tükenir hikayesi
Her soluk alışımda verişimde keder
Bedenim zamanın sandukasında kitli
Görünmez bir ışık kol,ruhumu kaplar.
Her soluk alışımda,titrer nefesler.
Himayemde akrebin,bir kolu bağlı.
Bilinmez bir lugatça,öter böçekler.
Bir ışık var odama,yabancı gelir.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!