İtaatlerin hiyerarşi limanında
Annesi şiddet gören çocuk gibisiniz
Bir yanınız kaçıp kurtulmak ister
Bir yanınız kalıp korunmak
Düşerseniz denizin ellerine
Çer Çöp
Bir çakal fırsatçılığı iştahıyla,
ihanet naraları kaplıyordu
evrenin en dar odalarından birini...
Soğuk bir karanlık gece,annemi son görüşüm
Renkli bir cümbüşte eğlenirler ölüm törenimde,süslü bir kefen içindeyim...
Ben bir kız çocuğuyum,ellerim kınalı,
göç etmek için gelmişim dünyaya.
Uçmayı bilmeyen yavru bir kuş misali ,
Ya göç ederim zehirli bir yılanın koynuna ya da yaşayamam...
Soluğumu buğulandırıp sildiğim aynada
Kendimi kaçak kendimi yabancı bildim
Mevsimlerden kaçan en güzel günden
Dağların üstüne düşen ağaçların en güzel yeşilinden...
Kalırsam bu dünyada bir başıma
Denizlerde yalnızlığa sığınırım
Ben aşkı çiçeklerde güneşte değil
Hep denizlerde ararım
Süzülür yapraklar gibi gözyaşım
Hep denizlerde ağlarım...
Masken maskene iz yapar,
Hayasız kalmışsın beynin yok...
Ahın gitmiş vah yapar
Hiç bir kula hayrın yok...
Girersin kırk kılığa,
Bir sürgün gibi tomurcuklansın ilk yaşın
Son barışların
Son dostlukların
Son insanlığın inadına...
Savaş olma!
Düşman olma!
Sonsuz döngüye kapılmıştık bir kere,
Yok ederken herşeyi ,
tekrar tekrar dönüp ,
var ediyorduk hikâyelerimizi...
Yüzünde “üniversite mezunu,” makyajıyla örerken inşaattaki duvarları aldığı alkışlar, makyaj aktığı anda çıldırtıcı bir kine dönüşürdü.Makyajı yıkayıp atar veya tekrar sıkı sıkıya yüzünü kapatırdı,Sinan...
Öğretmenlik mezunu,atanamamıştı, tercihlerinin tutsağıydı ...
Ördüğü duvarlar sayesinde iltifatlar alıp ustalarını yenerken, tüm olumsuzlukları da "ördüğü duvarın güzelliginde” temizleyen bir işçiydi artık..
Ağaçları, kuşları, bu denizi,
bu şehri
Kendi kaderine terkettiğimden beri
Hasret kokardı türkülerim
Dost bulurum zor olurdu
Dostu bırakmak daha zor..



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!