Mevlânâ demiş ya;
"Yüzde ısrar etme, doksan da olur."
Doksan da etmedik,
Seksen de olmadı.
Yetmiş, altmış, elli olmadı,
Israr etmedik,
Bir zaman hayal ediyorum.
Seninle doğuyor güneşim,
Seninle uyuyorum...
Hayalimde gözlerin,
Seninle görüyor ve...
Vuslatıma seninle eriyorum.
Bir vakit zaman var idi eskiden,
Kıymeti değil idi insanın esbabtan.
Söz idi mihenk, hal idi tartı,
Yol eri seçilirdi özdeki artı.
Fakir zenginin malına göz dikmez,
Hafif bir sızı vardır göğsünün sol yanında,
İnce bir iğne batması gibi...
Gözlerinden anlamsız akan damlalar vardır,
Kulağında O'nun sesi,
Burnunda teninin kokusu,
Ellerin terler.
Önce bir güneş doğdu yıkık penceremden içeri,
Sonra bir Peri, elleri ışıktan işlemeli;
Gözleri derinlerden gelen bir hüzünle nemli...
Önce yıkılan duvarlar altında kalan kalbimi bulup çıkardı,
Sonra tertemiz yüreğiyle ruhumu battaniyelere sardı.
Bistami’nin dediği gibi;
“Kutlayın beni ne yücedir şanım.”
Yürürüm çıplak ayak;
Rabbin yolunda dervişanım.
Dilimde zikrinle geçer anım,
Ya Rab! Sensiz perişanım.
Nasip, vaktine esirdir.
Sabret...
Çaresizken başarmayı,
Kaybettikçe kazanmayı
öğreneceksin!
Ve bir sabah gelecek;
Bir sevdaydı düşen;
Elmacık kemiklerimden aşağı,
Kulağımdaki özgürlük çığlığıydı sesin,
Kışın ayaz güneşiydi tenin,
Bedendi bedenimden içeri,
Ruhtu ruhumdan içeri,
Sanki hala seviyor gibiyim,
Boğazım kuruyor adını duyunca,
Bir iğne batıyor göğsüme.
Kuruyan dudaklarımı ısırıyorum,
Gözlerimi kısıyorum yaşlar akmasın diye.
Bir of çekip boş ver diyorum;
Savaş cihetiyle hunharcasına,
Niyetindeki pisliği duyarcasına,
Bugün yaşa, bugün ol, bugün öl;
Ta ki yarın olmazcasına...
Vur hançeri namerdin bağrına;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!