Böyle buyurmuşsa Yaradan
Cefa duyulmaz yaradan
Bu yüreğimi kanatan
Hasrete de AŞK olsun...
Zindanlarda çürütülmüş bedeninle,
Yine dipdiri çıkmak aydınlığa...
Yürüyünce sokaklarda sürümek ardından milyonları,
Doğrusuyla, yanlışıyla bir ömrü adam gibi yaşamak.
Kafasını, kaburgasını, kemiklerini bir bir kırmak namerdin,
Akıtmışsam güzel gözlerinin yaşını,
Affet sevgilim!
Büyüklük benim gönlümün,
Alçaklık senin gönlünün olsun...
Süslü kelimelerin asude çiçeği,
Bir çiğ tanesi kalpte,
Bir damla kor,
Bir serin rüzgâr…
En umulmaz sevdanın yanık izi!
Cemre…
Bir hüzün çöktü yüreğime,
Bir ölüm sessizliği sardı ruhumu,
Kayıp giden umutlar vardı içimde,
Ta ki göğsünde gözlerim kapanana kadar...
Öylesine virane, öylesine bomboştum,
Var mıyım, yok muyum bilemiyorum.
Az mıyım, çok muyum bilemiyorum.
Şu topal yüreğimle ben,
Arafta mıyım, sıratta mıyım bilemiyorum.
Ne attığım adımı biliyorum ne bastığım yeri,
Hüzün denizinde bir gemiyim,
Dalga vurdukça savrulan...
Sana demir attı yüreğim,
Sahilim sensin, limanım sen.
Tarif edemiyorum sevdamı,
Behiç göçtü diye bekâya;
Selâ verilir cümle aleme.
Duyan duymayan koşar selâya;
Helal verilir yatan merhuma.
Can tark eder bedeni,
Aciz, sevda bilmiş Leyla'yı,
Aldanıp da anmamış Mevla'yı.
Açmış gözlerini görmüş Huda’yı,
Sende bulmuş muhteşem sevdayı.
Behiç'im düştüm AŞK'a sevdaya,
Bugün, hep o oturup beni beklediğin yerde,
Yine beni beklemeni beklerdim.
O beklediğin yerdeyim,
Bir bekleyen var!



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!