Bir çocuk ağlıyordu geçmişte
Korkunun izleri iriydi gözlerinde
Yaşlar kirli yanaklarında
Çamur deryası olmuş akıyordu
Ben; Kırık kanatlarımla belki uçmayı başaramadım, ama her şeye rağmen, hayatta kalmayı bildim. Onca sevgisizliğe, Onca Kahpeliğe rağmen sevdim.
Başımı koyabilecek, bir omuz bulamasam da, tutunduğum her dal elimde kalsa da, vazgeçmedim. Çünkü nefes aldığım sürece umut hep olacaktı. Sen! sesimi, soluğumu kestin.
O kadar yordu ki bu sevda beni..dizlerim taşıyamıyor yorgun bedenimi. Biraz toparlanayım. Kendimde gidecek gücü bulduğum an, gideceğim bu sevdadan. Umurunda olmayacak biliyorum. Belki adımı bile hatırlamayacaksın. Ve ben gidişimle; bir kez daha kaybetmenin acısını yaşarken yüreğimin derinliklerinde. Hayat her zamanki gibi akıp gidecek zamanın selinde.
Söylenmiş ve söylenememiş tüm sözcüklerim sana dair. Sen istemesen de, sevmesen de bu yürek sana ait. Sen içimde tertemiz kalmış, bozulmamış duygularım, sen kirletilmemiş tenimsin, Benimsin!
Hani bazı şarkılar vardır, ilk dinlediğinde sana bir anlam ifade etmez, fakat zaman içinde dinledikçe, o şarkıyı anlar ve seversin. Hatta dinledikçe daha çok sever hiç bıkmazsınız. İşte bazı insanlar da vardır ki, aynen bu şarkılar gibidir, hayatına girdiğini anlayamazsınız. Onu dinledikçe anlar, anladıkça daha çok seversiniz. Sonra bir bakmışsın ki o kişi hayatının bestesi olup çıkıvermiş. Vazgeçemezsiniz.
Dinlenilmek istiyorsan eğer,bir kere olsun dinlemeyi dene. Anlaşılabilmek için anlayabilmek gerekli önce. Sevilmek güzeldir ama sevmek daha güzeldir. Sevilen kadar kibirli olmaktansa, seven olup acz içinde olmak evladır. Almadan verebiliyorsan ne mutlu sana, alıpta veremiyorsan yazık sana.
TDK/Düşünce özgürlüğü: Düşüncenin dış baskı ve yasaklarla sınırlandırılmaması, fikir hürriyeti.
"Bilmemek ayıp değil öğrenmemek ayıptır".
Özgürlük; başkalarının özgürlük alanına tecavüz etmek değildir. “Düşünceye zincir vurulamaz” sözü tüm insanlar için geçerlidir, belli bir zümrenin tekelinde değildir. Amma velakin sözlük anlamını iyi bilmek gerekiyor. Düşünce özgürlüğü, hakaret, küfür, gasp, özel hayata müdahale ve saygısızlık manasına gelmiyor. Eğer bu gün ağzı olan konuşuyor, yazıyorsa, dönsün önce kendine aynada bir baksın.
Üniversite okuyan bir çok birey, nedendir bilinmez kendinde böyle bir hak görüyor. Özgürlük sadece onlara aitmiş gibi, diğer insanlar düşünemezmiş gibi, bir eda içerisindeler tabi ki genelleme yapmak istemiyorum. Elbette istisnalar kaideyi bozmaz. Okul insana bazı bilgiler sunar teoride fakat hayat ağırlıklı pratikten ibarettir. Tıpkı yemek kitabında ki tarifle yemek pişiren kişiyle, bu işte tecrübe sahibi olmuş pratik kazanmış ev aşçıları gibi (ev kadınları) arada ki lezzet farkını asla yakalayamazsınız o tariflerle.
Gözlerinin sahilinde
Karaya vurmuş
Ölü bir deniz yıldızıyım
Vurgun yedim
Yeniden; o sulara fırlatsan da
Hayata dönmem mümkün değil artık
Tekirdağ 153.000 Nüfuslu küçük bir yerdir. Genelde tarım ve hayvancılık yapılır. Sanayisi yoktur. Sadece çocukluğumdan hatırladığım 3,5 fabrika var. Şarap fabrikası, Tuğla fabrikası, Şeker fabrikası, Un fabrikası birde yağ fabrikası olacaktı Salat’ın. Sanırım bunların bir kaçı da şu an kapalı. Neyse efendim biz konumuza dönelim.
Bundan 35 yıl önce. 80’li yılların başı yada ortası olmalı çok fazla hatırlamıyorum. O zamanlar evlerin çatıları kırmızı kiremitliydi (keremit) . Çatılar akıtma yaptığı zaman aktarılırdı. Bu işlerle uğraşan çatı ustaları vardı. Emin Usta bunlardan bir tanesidir. Bizim çatıları genelde Emin usta aktarırdı. Onu iyi tanırdım, çünkü her geldiğinde bol, bol sohbet ederdik. Yani o anlatır ben dinlerdim, ona çay yapardım. Çayı çok severdi, çaysız duramazdı hiç. Yaşıyorsa kulakları çınlasın, öldüyse Allah rahmet eylesin. Amin!
1984 Çiftlikte ki ikinci yılımız. Çatı koca kış akıttı. Babam, yaz gelince Emin ustayı getirdi her zaman ki gibi, ilk sorduğu çay var mı oldu. Efendim neyse.. Ben heyecanla Emin ustanın anlatacağı yeni hikayeleri bekliyorum tabii. Çok güzel kıssalar ve hikayeler anlatırdı. O kadar hikayeyi nereden ve nasıl öğrendi bilmiyorum ama, onu dinlerken zamanın nasıl geçtiğini, bir türlü anlamazdım. Aklımda kalan bir iki tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum. Unutmadan. Ama önce Biraz Emin ustadan bahsetmek istiyorum. 50’li yaşlarda zayıf, sarı tenli, yaşına göre de baya göçkün bir adamdı. Her sözü espiriliydi. Güler yüzlü ve şakayı seven bir adamdı. Başındaki kasketini hiçbir zaman çıkarmazdı. Ona dışardan bakan iki büklüm bir ihtiyar sanabilirdi ama o çok çalışan, işini de iyi yapan bir adamdı. Anlattığı hikayeler ise onun bonusu gibiydi.
İşinin arasında bana seslendi.
Sevdalım olur musun?
En karasından, hasından
Nedamet duymadan
Dûalara sığınarak
Ezberleri bozarak
Neden, niçin, diye sormadan
Sen; senin için ölenle ölürsen, ölümün de bir anlamı olur. Değmeyen biri için ölsen de, ne dert olursun ona, ne de tasa. Hayatını yaşar doya, doya. Ne de olursun umurunda.
Acısıyla, tatlısıyla, iyisiyle kötüsüyle ama nesiyle? Nefesiyle umuduyla hayat devam ediyor. Önemli olan düştüğün yerden kalkacak gücü bulabilmen. O da Allahta var. Sırtını sağlam yere daya ve Allahtan başka kimseye güvenme. Sadece yaşamana yetecek kadar olsun, sevginde, inancında, güveninde. Seni senden almalarına izin verme. Çünkü sen bile kendine ait değilsin.
Doğduğunda aileni seçme şansın yoktur. Gayri ihtiyarı sever ve güvenirsin, çünkü başka seçeneğin yoktur. Ve daha sonra tanıyacağın insanlara güvenmen ve sevmen ailenle olan ilişkilerinin gücüne bağlıdır.
En sevdiklerin tarafından hüsrana uğratıldığında bu güvenin zedelenir. Ama inancın sayesinde başkalarına, güven duymak, sevmek, inanmak istersin. İşte film asıl bundan sonra başlar. Darbe, darbe üzerine gelir, sen ısrarla devam edersin sevmeye, güvenmeye. Çünkü İnsan sevmeden ve güvenmeden hayatına devam edemez. Yalnız yaşayamazsın. Birilerine mutlaka güvenmek zorundasın ne pahasına olursa olsun. Bazen ailede başlayan bu sarsıcı hayal kırıklığı hayatınızın tümünde tekerrür eder. Pes etmek istersiniz, vaz geçersiniz ve içinize gömülür her şeyden elinizi ayağınızı çekersiniz. Bu öyle bir yazlnızlıktır ki, kendi sesinizi bile unutabilirsiniz. İnsanlardan ürker hale gelirsiniz. Kendizi uzaylı gibi hisseder ve hiç kimsenin sizi anlamadığını düşünürsünüz.
Bir gün birileri sizi keşfeder. Birden bire ilgi odağı olursunuz. Kabuğunuzu kırmayı başarır, o herkesten sakladığınız dünyanıza ansızın sızıverir, artık içerdedir. Sizi öyle sarar sarmalar ki, o koskocaman yalnız dünyanızda her şeyiniz olur. Yeniden güvenmenin, sevmenin sizi ne kadar mutlu ettiğini düşünürsünüz. Sanki bir rüya gibi ve hiç bitmesin istersiniz. Ama her güzel şey gibi bir gün o da biter. Hiç anlamadığınız bir sebepten aniden size karşı tavrı, ilgisi değişebilir. Belki de tüm ilgi yalnızca bir meraktır, sizi tanıyıncaya kadar. O kendi egosunu tatmin ederken, sizde yaptığı değişikliklerin farkında bile değildir. Sizin ne hissettiğiniz yada ne düşündüğünüz onun umurunda bile değildir. O merakını gidermiştir. Alacağını almıştır artık çekip gitme vaktidir.
Ardından büyük bir boşluk, vaz geçmişlik hissi, terk edilmişlik, acı, gözyaşı ve işte o bir süredir unuttuğun yalnızlık seni beklemektedir. Hoş geldin der sana büyük bir özlemle. Öyle büyüktür ki hayal kırıklığın, yaşamaktan soğursun, nefret edersin her şeyden ve an gelir hayatına son vermek istersin, çünkü sana göre her şey bitmiştir, sona gelmiştir. Düşünemezsin o an hayatının ve bedenin bile sana ait olmadığını, bir emaneti taşıdığını. Sadece sarsılmışsındır. O an aklına o gelir seni yaradan, her düştüğünde elinden tutup kaldıran. Sen onu terk etsen de, seni terk etmeyen, yalnız bırakmayan. Sana bu hayatı ve tüm nimetleri bahşeden “Rabbin” Utanırsın düşüncelerinden. Gözyaşları içerisinde ona döner ve dua edersin. Allah’ım! Kalbime senin aşkından başka aşk nasip etme. Beni senden başkasına muhtaç etme. Amin..
Boğazıma takıldı sensizlik, yutkunamadım.
Hatırlamıyorum; kaç kez ateşledim silahımı
Alnının tam ortasından vurdum da ayrılıkları
Yinede duygularımı öldürmeyi başamaramadım.
Gitmek istiyorum buralardan
Tarifi mümkün olmayan, hisler deryasındayım, boğuluyorum.
Uykudan uyandığımda, sen! yine aklımdaydın. İçime bir kor düştü yandım, yandım, yandım. Ayrılığın ateşi çoktan sarmıştı her yanımı.Burnumun direği sızlıyordu. En güzel rüyalarımdan sensizliğe uyanıyordum.
Anlatamıyordum. Dilim sus pus olmuş, kelimeler düğüm, düğümdü. Sadece gözlerine bakabiliyordum. Öyle uzaktı ki bakışların, buz dağı gibi soğuktu sözcüklerin. Sustum. İki damla yaş sızdı içimdeki kor yığınına. Öyle gariptim ki, sanki bir yabancıyla konuşuyordum. Yoksa ben gerçekten seni hiç tanımıyor muydum?
Yaşadıklarımın ne olduğunu düşündüm. Sanal mıydı? Yalan mıydı? Peki acılarım neden bu kadar gerçekti. Gözlerindeki o ışığa ne oldu sevdiğim. İnce bir çizginin, kırılma noktasında mıydık. Aramıza mesafeler mi koyuyorduk farkında olmadan. Bitmek bilmeyen geceler boyu, Bana şiirler okur, türküler söylerdin ve ben hiç bıkmadan seni dinlerdim. Gülüşlerimiz, heyecanımız, sevişmelerimiz yalan mıydı? Şimdi aramızda kalın, aşılması zor duvarlar var. Bakışlarımız bile konuşamıyor eskisi gibi. Bu kadar çabuk mu tükettik bu sevgiyi. Bu kadar basit miydi yaşanılanlar. Bir anlamı yok muydu paylaştıklarımızın.
Artık ne sen o eski sensin, ne de ben o eski ben. Söyle, bize ne oldu? Belkide ortada biz diye bir şey yoktu, her şey gördüğüm bir rüyadan ibaretti. Eğer, gerçek sensizliğe uyanmaksa, ben hep uykuda kalmak istiyorum. Bu rüya bitmesin istiyorum. Çünkü gördüğüm en güzel rüya sensin, okuduğum en içli şiir, dinlediğim en hüzünlü şarkısın. Sen benim düşlerimde büyüttüğüm hayalim, içime çektiğim nefes gibisin. Yokluğuna katlanamıyorum.
Her geçen gün büyüyor hayata olan öfkem. İsyanlarım,sitemlerim boyumu aştı. Kadere dur! Diyemiyorum. Elimden kayıp gidiyor, bir,bir sevdiklerim. Ve ben çaresizce kaybettiklerimi izliyorum.
Hiç bir sabaha
SENsiz uyanmak istemiyorum.
Yarınlarımda yoksan eğer
Ve sensiz doğacak güneşleri
Ve sensiz gelecek baharları
İstemiyorum!




-
Mustafa Bay
-
Mustafa Bay
Tüm YorumlarGündemi ve "insanı" meşgul eden tüm kirliliğe, nefret ve ayrıştırma diline rağmen, "ağız tadıyla" iyi bayramlar dilerim...
Saygı, sevgi ve muhabbetle...
Mustafa Bay
Daha güvenli, daha huzurlu, daha "insancıl" yarınlar dileği ile..
Anneler Gününüz kutlu olsun...