Çam kokusu sinmiş çocukluğuma,
Karşı dağlar yoldaş olur rüyama.
Bir kuş uçar içimde her sabah,
Hasretle dönerim Dörtdivan’a.
Güneş başka doğar yaylalarında,
Doksanlı yıllarda çok göç verdi
Yatağı yorganı saran gurbete gitti
Bir anda nüfusu pek aza düştü
Dörtdivan, a acı hüzün çöktü
Kibirle yürüdüğün bu yollardan,
Kimler geldi geçti, cana doyamadan.
Kim ne götürdü ki mal varlığından?
Olmaz teninde kefenden başka urban.
Eskiden mi güzeldi biz mi kanaat ederdik
Bir siyah önlüğü tam beş yıl giyerdik
Elimizde odunla her gün okula gelirdik
Biz küslük bilmez her güne gülümserdik
Topraktan geldin, döneceksin toprağa,
Bu neyin kibridir, sığmıyorsun kabına.
Değer miydi bunca kalbi kırmaya?
Sanadır sözüm, ey insanoğlu, sana.
Bir sivilce yeter şöhretin, şanına,
Diyeceklerim var kulağını aç dinle
Hayatın çizgisi incedir ince
Yürümesi kolaydır bu çizgiyi bilene
Senden istediğim tek şey kul hakkı yeme
Bu öğütlerim sanadır yabana atma
Ezan okunur kulağına doğunca insan
Ezandan sonra oldu mu namazı kılınan
Bil ki sona erdi Sana ayrılan zaman
Ezan ile namaz kadardır işte yaşam
Beton yapılarda nefes alamaz oldum
Eş dost akraba hatırını soramaz oldum
Gurbet ellerde gül gibi sarardım soldum
Ben seni özledim güzel memleketim
Ocak başında tarhana çorbasını
Benim Dörtdivan’dır güzel memleketim
Yine de gönlüm düşerdi sena vazgeçilmezim
Bir yel eserdi içimden ta uzaklara hissederim
Kaderim olmasa da inan olurdu tercihim
Çocukluğumun taşlarında vardır izim,
Kara gözlerinde yanar közüm,
Gecenin içinden geçer sözüm.
Kara sevdam, yaralı özüm,
Gönlümde dinmeyen bir hüzün
Tenin geceye vurmuş bir nota,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!