beden yorgun
gönül sevdalı
ruhum dünkü çocuk
ve kavgacı ve uslanmaz
ben bir kuş olsaydım eğer
dağlara dağlara uçardım
denizlere denizlere
rüzgarlara karşı uçardım
ben bir kuş olsam ah
erik ağacına yuva yapardım
o çok büyük şehirde bugün
ben bir sürü insan gördüm
bir sürü insan beni gördü
aslında kimse beni görmedi yalan söyledim
aslında kimse kimseyi görmüyordu o büyük şehirde
ve aslında bir sürü insan falan da yoktu o şehirde ben yine yalan söyledim
ayın karanlık yüzüydük biz
var ama yok gibi işte
sokakta yok,yatakta var
ölümde var yaşamda yok gibi hani
acısı bizim oraların acısıydı belliydi
bir çiçeği
evlat saçı okşar gibi seviyordu
ağıtsız büyütelim çocukları
ninnilerde türküler
türkülerde turnalar
mevsim hep bahar olsun
tat olsun
tuz olsun
Düşündüm hangi çiçeğe bastım
Hangi kuşun yuvasını bozdum
Hangi çocuğun geleceği için ağlamadım diye
Rüzgar selamsız sabahsız geçti önümden
Ağaçlardan çıkmadı bir merhaba sesi
yaban ellerde ırgat onlar
küçücük eller fındık dallarında
pamuk kozalarında kınalı parmaklar
oyun değil bu ekmek parası
yürek yarası
diken çok diyor babası batıyor çocuklara
kuruyan nehirler de ulaşır denizlere
kumlarında taşır rüzgarlar
ahlarını
umutlarını
ben çocukları sevdim
onlarda beni
daha ne isteyim
denizi sevdim
üstüne maviyi
altını pulu neyleyim




-
Başak Öztürk
Tüm YorumlarYüreğini düşüncelerini İnsanlığa adamış yaşadığı zaman dilimine duyarlı.. nadir bir kişilik...
Arkadaşımı yürekten kutluyor...başarılarının devamını diliyorum...