dalları iki yandan kıran
kırkayaklar
gibiydi zaman
kırka kırk düğüm atan bencil cümleler
ifşalanmıştı
yüzümüzde
ve o inanç içinde sütten kesilmis güvercinler
kanatlarında genişleyen
kelebeklere döndüler
kara kedilere
bir karanfil daha ver mazlum
ve diz çök
uykusuz bâkir bir
geceye
uyansın gün
giden , zaman olsun
eriyen kar
suya dönüşen
ah
neydi o günah tireninde
tırnağına kadar acıyan
ve daralan şey
bırak kırılsın
bırak acısın
dağılsın ortaya en mahreminden bu ten
bu öfkeyi ben tanıyorum
biliyorsun, oldum olası köhne
bir cehaletten
doğduk biz
oldum olası bu emanet sevmeleri
öğrettiler bize
uzakları
ve yükseldikce alçalmayı
döndüm
ben hep yana döndüm
bana, el deme
ben hep fırtınadan önce yağmura
üfleyen oldum
bir kıblenin tam ortasında
oturup rüzgara
esmişliğim de oldu
çok oldu...aykırıya yatan bir dil
konuşuyoruz
ağızlar buz.... buzzzz
gıcırtı sesi bir usturayı seyirip geçiyor
elimde bir falcata
et acıyor, et
ben hep kalbimi dinledim
hep göğe baktım
aya ve
kuşlara
tohum tohuma açarken
hıçkırıklara boğulan
soysuz çağdı bu
yanılma payım büyüktü
ve orda
kırılan bir diş
karnıma tekme atan bir yüz
ah...kanayan diş etim
sola doğru kıvrılan kaburgam
kasıklarımda
bir ağrı, bir ağrıyla dövüşüyor
ah...rezil zaman
bu kırbaç sana
bu zincir bana
söyle bal gözlü ay
şimdi, nasıl sevişir bir gül
bir dikenle
ayak üstü
Özge Özgen 2
Kayıt Tarihi : 10.6.2023 00:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!