Her şeyi, tüm ümitsizliklerimi kaybettim gözlerinde
Bir an ağlamak geldi içimden
Geçmişim ne kadar boşmuş meğer
Beklediğim sen misin?
Üzüntülerimin hediyesi
Yalnızlığımın getirisi
Şiyavuş'un intikamını aldığımız gün
Daha güzel bir dünya görecek gözümüz
Feridun'un gözleri kamaşacak
Öyle gün doğumuna bakacağız
Güneş balçıktan bir nesli eritip içine alacak
Kainatın kahinleri dilsiz kehanetler fısıldayacak
"Göç kavmi diyorlarmış adımıza
Bırak desinler
Onlar kalarak neyin kıymetini bildiler"
Bir gün o atlara binip
Yeni bir dünya bulacağız
Vaktinden geç tanıştık seninle
Oysa çelik çomak oynamalıydık
Birlikte göğe uçurtmalar salmalıydık
Radyoda kısa dalga yayınlar dinlemeliydik
Sana hicaz dokunmalıydı
Bana acemaşiran
O şehir ve o insanlar kendilerine gebe
Havada yağmur
Başka türlü bir hüzün grisinde
Geçmişin o kurak tesellisinde
Çocukluğum bir balçığa saplanmış
Ama utanmıyorum
Akşam ayı takmış oltasına
Ağları yırtılmış
Elleri nasırlaşmış
Özlemekten marazlaşan kalbi gibi
Bu gece bir balıkçının gözyaşları kamçılıyor denizi
Fikret'in çocukluğu çarpıyor tekneye
Onlar kan içiyor
Biz şarap
Onlar ölüm diyor
Biz aşk
İkimize de mi aynı günah?
Kısır bir kadının rahmine düşmüşüm
Ölü doğurmuş annem beni
Kanıyla emzirmiş
Kalburüstülerin aklına dört yılda bir gelen
Anadoluyum
Susuzluktan çatlar dudaklarım
Ölümle korkutuyorlar bizi
Hiç yaşamadık diyoruz...
...
Açlık, uykusuzluk, yoksulluk
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!