Bilmem nasıl söylesem
Dilimin ucunda adın
Anlatamaz kelimeler
Her anı, her anını
Tutulur dilim
Gözden akmayan gözyaşı vardır
Yürekten damlayan kan damlası gibi
Dudaktan akan su gibi
Buruk bir fısıltı
Elveda
Ben İstanbul da doğmadım
İstanbul 'da büyüdüm
Bizansın pazarcık
Cumhuriyetin Pazaryeri kazasından
Öğretmen bir babanın Yarına umudu olarak
Ayrıldığımda,kendimi tanımıyordum
Fıratın suyunda yıkansam
Döksem günahlarımı
Akıtsam irini kini,
Bir avuç su alsam gözüme, Yanlızlığımı
Bıraksam akıntıya
Bir selam söylesem
Siz hiç evlatlarınızdan
Uzak kaldınızmı
Yol tuttunuzmu
Calazlar arasında
Kendi gölgenizden
Korktunuzmu
Hiroşima' nın
Üzerinde süzülen
Yalnız kartal
Pençesinde taşıyordu
Felaketi
Gece serin
Derinden baykuş sesleri
Yarıyor sessizliği,
Gökyüzü sessiz
Donmuş yıldızlar
Calazların arsında
Benim dostlarım var
Bir elin parmakları kadar
Biri işimi sever beni sevmez
Benim dostlarım var
Bir elin parmakları kadar
Bak güneş dolaşmış parmaklara
Akıp gidiyor denize,
Sevgi yumağı olmuş gözlerin
Güneşe bakıyor,
Sessizce çığlık atıyor martılar
Kanat çırpıyorlar üstüne,
Yaşlılık ağır gelir insana
Ağırır kolun dizin bacağın
Bir yer vardırki orda
Sıcak bir ağrı vardır
Çırpınırda çırpınır
Birgün hissetmezse ağrıyı
BÜLENT KALAYCI,
Eyle (Musammat Gazel) başlıklı şiirime yazmış olduğunuz yorum hiçbir anlam teşkil etmemektedir. Siz, benim “Arkadaşlarım” listemde dahi bulunmamaktasınız. Ayrıca gruplar da dâhil sizinle hiçbir ortamda yazışmam mevzubahis değildir.
Mahkemeye açacağınız davada, şiirime ...