Evin küçük odasında,
Halının tam ortasında.
Yere uzanmışımda,
Beni seyrediyorum.
Pencereler dönüyor,
Perdenin arkasında.
Sevmezdim bilseydim,sevmezdim inan,
Vefasız kalbinin taş olduğunu.
Bırakıp gitmeyi,marifet sanan,
Zalimin gönlünün boş olduğunu.
Sen değilmiydin bana aşkını sunan,
Madem ki içinden ayrılmak geldi,
Aklımdan maziyi sil de öyle git.
Demek ki sadece yağmurdu,dindi,
Bu kara bulutları al da,öyle git.
Oyunmu sandın ki yaşananları,
Yak beni Allah'ım,
Şefkatinle,rahmetinle,aşkınla kül olayım.
İsmini her duyduğumda,kesilsin nefesim,
Boş kalan yüreğime cemreni doldurayım.
Öyle bir har olsun ki içim,
Bir kova boyayla bezenmiş yüzler,
Ardında saklanan geçmişi gizler.
Gençliğini emen pamuklu sünger,
Bir kere kullanılıp,atılır kızım.
Bu yüzün birde arka yüzü var,
Kınalar yakıldı iki eline,
isimler yazıldı ak mendiline,
Misafir oldu baba evine,
kuşağı bağlandı artık beline,
Kapıldı gidiyor aşkın seline,
sizde mutluluğu görmeye gelin.
Mahallenin bakkalından,yüzüm kızara kızara,
Borca,aldığım sigaranın son dalında son duman.
Ytmadan önce her gece içtiğim çeşme suyundan,
Son damla oldun sonunda,genzimde kalan.
Yalan! Güneşin altında,asfaltta sakız gibi yalan,
Susasım geldi,
Hiç konuşmayasım.
Gitmeni izliyorken,
Arkandan bakmayasım.
Yalnız kaldığımda,
Aşkın deryasında çıkan fırtına,
Savurdu beni de hasret yurduna.
Yem oldum küçücük fındık kurduna,
Durmadan yıkılan düş dünyası bu.
Maziyi ararken gözdeki yaştan,
Şimdi,gelde söndür hadi,
Kalbimin aşktan güneşi,
Kül bile bırakmıyor,
Yokluğunun ateşi.
Gitmeni ben istemedim,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!