Ağaçlar dikerler,çamlı,meşeli,
Dalına üşüşen kuşlar neşeli.
İnsanlar ölene toprak eşeli,
Başında bekliyor mezar taşları.
Ellerde kürekle yapılan yarış,
Evin küçük odasında,
Halının tam ortasında.
Yere uzanmışımda,
Beni seyrediyorum.
Pencereler dönüyor,
Perdenin arkasında.
Bir kova boyayla bezenmiş yüzler,
Ardında saklanan geçmişi gizler.
Gençliğini emen pamuklu sünger,
Bir kere kullanılıp,atılır kızım.
Bu yüzün birde arka yüzü var,
Sevmezdim bilseydim,sevmezdim inan,
Vefasız kalbinin taş olduğunu.
Bırakıp gitmeyi,marifet sanan,
Zalimin gönlünün boş olduğunu.
Sen değilmiydin bana aşkını sunan,
Madem ki içinden ayrılmak geldi,
Aklımdan maziyi sil de öyle git.
Demek ki sadece yağmurdu,dindi,
Bu kara bulutları al da,öyle git.
Oyunmu sandın ki yaşananları,
Kınalar yakıldı iki eline,
isimler yazıldı ak mendiline,
Misafir oldu baba evine,
kuşağı bağlandı artık beline,
Kapıldı gidiyor aşkın seline,
sizde mutluluğu görmeye gelin.
Mahallenin bakkalından,yüzüm kızara kızara,
Borca,aldığım sigaranın son dalında son duman.
Ytmadan önce her gece içtiğim çeşme suyundan,
Son damla oldun sonunda,genzimde kalan.
Yalan! Güneşin altında,asfaltta sakız gibi yalan,
Evvelden bendim bu sarayın şahı,
Sen geldin,yurdumu viran eyledin.
Kalbime sapladın aşk denen ahı,
Ben gibi sultanı sen,harabeyledin.
Gündüz işimde sen,gece düşümde,
Gökkuşağıylamı gelmiştin?
Yine yağmur başladı
Camdan süzülüyorum
birikiyorum.
Ne işime yarıyor
Şimdi,gelde söndür hadi,
Kalbimin aşktan güneşi,
Kül bile bırakmıyor,
Yokluğunun ateşi.
Gitmeni ben istemedim,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!