Neredesin, ne haldesin diye
Soracak olursan
Bozkırın aşkla açan
Çiçeklerinin şehrinde
Kapattım gözlerimi
Benim barış kavgamı, dünya tersinden almış
Onun bunun dölleri, mazluma tehdit salmış
Yiğitliğin meydanı, kahpeyle puşta kalmış
Türk ün yurdu bölünmez, tüm dünya böyle bilsin
Türk’ün oğlu Türk’üm ben, piyon gitsin şah gelsin
Maksadım kırmak değil sakın beni kınama
Gönül denen testinin sabrı taşıyor gardaş
Boşa yorulma diyon tak ediyor canıma
Neler yaşadım gördüm ruhum üşüyor gardaş
Dur hele, telaş etme, susanlardan değilim
Kör kütük aşkınla düştüm yollara
Şehrini dolaştım sabaha kadar
Unutma, gelirim demiştim sana
Şehrini dolaştım sabaha kadar
Neyin rüzgârıydı başında esen
Sen öğrettin
Dalgaların kıyıları döverken
Yosunları bilinmezin ıssızlığına
Çekip sürüklediğini
Sen söyledin
Akşamın bir vakti Sivas gar’ında
Ardından gizlice baktım ağladım
Otobüs perondan çıktığı anda
Derince bir eyvah çektim ağladım
Bir halden bin acı doldu içime
Merakta kalma
İnan ki uykularım bölünmüyor
Gecenin bir vakti
Kendimi sokaklara da atmıyorum
Düşler
Hayaller
Kepenek suyunda çeşme başında
Muhabbet can bulur uzun kışında
Geçimin derdinde lokma peşinde
Göç verip içini dağlayan şehir
Nice gönül kaldı gonca gülünde
Gününü gün edip giden bahardan
Kalanı yar diye sevdim bir zaman
Kevser’i görmeyip acı pınardan
Dolanı yar diye sevdim bir zaman
Cennetin celbiydi endamında naz
İğde çiçek açtı ibibik uçtu
Arının suyundan kelebek içti
Kınalı turnalar yamaçtan geçti
Aşkımız vuslatsız kaldı sevdiğim
Yaşadığım dünyam şehirim sensin
Tebrikler efendim başarınız daim olsun...
Yaşanacak Mutluluklar Senin Olsun