Fakat öyle kolay değildi sevmek,
Yağmur yağdırasıya.
Nedensizdi bulutların arzusu kadar,
Kendiliğinden sevmek...
Ben senin şekillerini değil,
Bütün hücrelerime sinmiş yalnızlığım,
Ne korkunç bir süreçti beklemek,
İhtiyar gibi bankta otururcasına...
Çilingirlerin açamayacağı türdendi,
O akşam bende açtığın esrarlı kapı.
Kalbim önce kontrolden geçiyordu,
Seni uzun zamandır düşündüğümde,
Veya uzun zaman sonra gördüğümde,
Sızı duyan kalbim o kadar hızlı atıyor ki,
İçindeki sıcaklığın yokluğunu çektiğim için,
Aklım sözüm karışık...
Yasaklanmalı tali yollu yakınlıklar,
Ve on yılı aşan yalnızlıklar…
Aşk hırsızlığı değil de ne demek,
Halk içindeki öpüşmeleriniz?
Kokar dudaklarınız kömür.
Hele bir yalnızlığımı ihbar etseniz,
Yastık altı dişler ve gece yalnızlığımı ısıran düşler...
Öyle kuru soğuk var ki arayı açtığın mesafede,
Uzadı kış uykusu yüreğimde, beni ne uyandırır?
Sen ufkumu açtığından beri durmuyor kalemim.
Martıları sahneleyen mor ışıklar seni andırıyor.
Çünkü sağır sabahlara “seviyorum” diyemedim,
Yaz aciz kalmakta, elbet vardır bir suçlusu!
Kaplumbağalar dinlenir ıslak toprakta,
Sanki ana kokusu yükseliyor aşağıdan.
Göğe bakarken,
Ansızın çocukluğum el sallıyor pastel bulutlardan.
Bir elimde sert sigara, diğer elimde ise başıma dert kalem,
Saygısızlıktan mutasyona uğrar şar yaratıkları,
Toprağın yuttuğunu zannederler atıkları.
Çocukların hayallerine darbedir bu yaptıkları.
Bu kadim bahçelerde kağıt mı yetişir?
Artık parkta şiir yazamıyorum sevdiğim.
Maziye yük olmasın yılların tılsımı,
Kar yağışının hışmı, gamzelerin bir kısmı.
Harfli örgülerim asılı kalmasın şömine taşında,
Ayağına şiir giy, bana bere ör yılbaşında.
Hüzünle erimeye başlaması gibiydi karın,
İlk defa bu yazın güzel bittiği söylenebilir...
Aylardan haziran, cilveli serçeler kayıp.
Denizin dibi genç, cildi kırışmak üzereydi.
Kalp kıyısında söylenen şarkılar,
Dalgalarla gelen hüzne çareydi.
Karasevda patlaması yapan aylak bir bulut,
Gittikçe batıyorsun gözümde, git! Artık kimin hayatına gün doğarsın bilmem. Şimdi seni seven, günbatımını andıran gidişini de keyifle seyredecektir.
Sen bir trenden farksızsın. Benden sonraki durakların belirli. Ama ne kadar uzağa gidersen git, İnsanlar hayatına öylece girip, çıkacaklar. Ve sen hiç yerinde durmadan, rahatlıkla geçmişe dönmeye çalışacaksın. Unutma, zaman treninin geri dönüşü yok! Ben senin trenini kaçırmadım. Sen sadece boş kalabalığa rağmen sevgimi sığdıramadın. Şiirlerimi okurken sevildiğini biliyordun, Ama sevmesini bilmiyordun! Sonra anladım ki şiirlerim gelecek olan bir başka treni hızlandırdı. O tren ansızın karşıma çıkarak, ihtişamla yavaşladı. Ve tren durdu, zaman da öyle...
Çünkü onun yüzündeki tatlı gülüşü, senin yüzünden çektiğim acının ölüşüydü. Meğer ben bunca zaman beklemeseydim aşk durağında, senin kalbinin küçüklüğünü bilemeyecektim.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!