a
Dehşetli üşüyor
ansızın gözbebeklerinden alaturka kurtulmuş
yoksa saçları bütün saçları dünyaya akıyor
aksarayda ve üç kulaç derinde
beklemek daha başka sırtüstü yatıyor
bütün azaları kirlenmiş
Aşkı nasıl da çiçekce yaşamıştık biz kadınım
Kendi kendime konuşup duruyorum
Dağlara giden patikalarda katılaşan bahar çamurlarında yalnızım
Beni deli sanıyorlar
Sokulmalarımızı unutamıyorum kadınım
Hani gece yarılarında anlatılan
Devamını Oku
Kendi kendime konuşup duruyorum
Dağlara giden patikalarda katılaşan bahar çamurlarında yalnızım
Beni deli sanıyorlar
Sokulmalarımızı unutamıyorum kadınım
Hani gece yarılarında anlatılan
siz siz olun ormanda fazla dolaşmayın yine de..ormanlar tekin yerler değildir..türlü türlü ses gelir...
Orada ne ayılar , ne envai çeşit hayvanlar var bir bilsen...Hele öyle domuzlar var ki...Seç seç beğen beğen al...Ayılar hiç olmazsa karşısında ölü gibi yatana dokunmaz geçer gider...Ben koca domuzlardan korkarım...
Kastamonu'nun Küre dağındanmısınız Ulvi Ziya bey?
Küre ormanları ayılarıyla meşhurdur..
Yol boyu
'Ayu da çıkabülü,tormug da düşebülü'
Rahmetli şaiirin 22 yaşında yazdığı şiirde bile finalinde rölans la bitirmesi düşünme ihtiyacının belkide dotuğa ulaştığı bir zamana gelmiş gibi geldi bana ve bu düşüncelerden sonra gerçeği yakalamış diye düşünüyorum.Yani her şairin bir çıraklık devresi vardır bu şiirde çıraklık dönemine ait sanıyorum.Yorumları bu husus göz önüne alarak yapmakta fayda var.
Misal diye gösterilen ; ÇÖLDE GİZLİ BEZGİNLER şiiri de baştan sona saçmalıklardan seçmeler BANA GÖRE...Boşuna yıkayıp , yağlamayın ve reklamla yükseltip tapınma derecesine getirmeyin bu pehlivanın şiirlerini...
MEKÂNI CENNET OLSUN...
Odunlar Hakkında...
Odun ; adama çarpmış , akılsız , deli demiş...
Etraftaki ormandan , evet diye ses gelmiş ...
Odun konuşmaz , lâkin ,hâl diliyle ses verir ;
Tüm orman köpekleşmiş , anlamadım nasıl iş...
Meşelerin hurucu , insan olanı germiş ...
ÇÖLDE GİZLİ BEZGİNLER
bir çiçek bahçesinde geceye durgun kalışın yağmur sıcağı gibi
öptüm sonsuz gidişinden. Saçlarının seyriyle seni
yolları aşklara davul çalıp çağrılmış yalnızlarla dolduran
akrepleridir duygunun. Karanlık ordulara güneşsiz sokulan
bunlar canlanınca ne ateş kirli taşlar ne böcek
şakakların sıcağında kuytu bir büzülüp ölecek
sabahsız kuşlara koşarsa durur mu evreni omuzlarında
bahar şenlikleriyle. Sürdüren ellerini yangın borularında
şaşkınlıkla başladı bu atlar bu savaşlar insan buluşlarından
burda biter düğün. Gidilir mi evin soğuğuna çölün sıcağından
gemilerimiz saklanır. Ağzımızda bir aşk kaçışı vardır buluşmaların
saplandık tadına. Durduk alnında yüreğe vuruşların
yollar sellere gider. Açılır parklar artık kuşlar dağılır
bir aşkı gözyaşlarıyla bulvara çağırmak hiç keseye mi kalır
çizildi yalnızlar. Senin gelişin ne de süvari köprünün diplerinde
geçer üstümüzden yağmur alan donanmalar. Kürek sesleriyle
koşu bitince aşk bir yorulmadır kaçılmaz kırbacından
sayılır günü geçmiş anlar boşalan hangi tüfeğin arkasından
oturur iki bakış ormanından gerilip bir masaya kollar
uzayıp uzaya giden akrebe katlanıp zincire gelmeyen yolcular
bu bizim sesimiz denizlere ateş gibi eller açılır ortasından
su konuşmaz toplanmaz kuşlar. Ne kazandık yaşamamızdan
biz harcandık anam hem kelimesiz kapandık
sevgi ektik. Sonsuz seçtik. Beğendik. Ama toprağı kazandık
sevinçle kaçın kurtulun ölümlerinizle. Yalnızlıkla ben kaldım
sevindiniz işte alın koşturun. Aha size son atım
Cahit Zarifoğlu
Sevgili Sultan Ablam ve Biricik Şairem!
Başka bir kılıkta isem Allah başıma taş düşürsün.Kimse beni tanımıyor,çünkü herkesle mesafeliyim.Bu yanlış anlaşılmalar ondan kaynaklanıyor.
Ben ,ben olduğum için bu sahada olmayacak isem;değişik hüviyete bürünmemin bir anlamı yok.
Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur.'
Mevlana
Bende ilminizden faydalanmak, ruhumun gıdasını bulmak, Mevla aşkıyla yanan gönülleri aramak için buraya geldim.
Derdim bu dermânı sizin yüreklerinizde saklıdır.
:)
Sn Osman KAVUN, o yazım hatalarını kasıtlı yapıyor, tanınmamak için ama burada, onu nerede olsa algılayabilen çok yakını var. Hazreti Yakup, oğlu Yusuf'un gömleğinin kokusunu kilometrelerce uzaktan almıştı. Kara gecede, kara taş üstündeki kara karıncanın ne yaptığından haberdar olan HABİR, haber vermek istediği kuluna haber verir. :)
beklemek daha başka şey
sen benim kızlığını bildiğim
kiliselerden kaçmış yağmur gibi gözyaşlarınla
minareler gibi tutuldun
sır vermez dip odalarına atıldın kahramanlığın
başkalarına kalırsa her an dokunulmaktasın
bunca tanışıklığımız varken
sana dair
bana söz düşmüyor eğer düşerse benimle kutsaldır
buna rağmen
başından bir maceradır geçmiş
bin türlü makam geçmiştir derim
...
mekanın cennet olsun usta
saygılar
Bu şiir ile ilgili 75 tane yorum bulunmakta