yak bir türkü, gözlerinde
uzan karanlığıma boylu boyunca
varlığın ateşten bir dev gibi
dokunsun, gönlümün buz dağına
büyük sözlere geçit verme
iç içe geçmiş fikir pencerelerim,
vuruyor yüzüme sensizliği.
gizlendiğim duvarlar şeffaf şekilden şekile giremiyorum, değiştiremiyorum hakikati
maskelerim su geçiriyor artık isyan çıkarıyor gözyaşlarım
hüznümün sıvası dökülüyor, acılarımı biriktiremiyorum
Cengiz Aytmatov'un Anısına
(12.12.1928)-(10.06.2008)
Herkes kendi hikâyesi okur, Aytmatov'un kaleminden.
Kimi sel olur yorulur yâre giden yollarda; kimi düş olur düşer uçsuz bucaksız bozkıra...
"Bozkırda trenler doğudan batıya, batıdan doğuya doğru gider gelirler."
sen aklıma düşünce
en yalın hâlinle
öz Türkçe
okumayı yeni sökmüş
bir çocuğun heyecanı başlar
dünya dilleri münakaşasında
Ölü zamanların izi bu senden kalanlar
Edna söylemlerin çirkinliğinde utanca boğulmuş yılgın dizeler
Afili sözcüklerle bezenmiş vefasızlık
Esame defterine çalakalem yazılmış zehr-i aşk bu.
velfecri örüyor gözleri av mevsiminin
yazdan kalma dün yumakları sökülüyor nazik bir na'kışın kirpiklerinden
gam bestelerken dehlizler gün ışığına sevdayla...
cezbediyor beni istasyon uğultuları
metruk bir kaçış arzusu var havada
kırılıyor eylül, zamanın kabuğu
göçmen kuşlar yola düşmeden
yokluğun yağıyor, varlığıma
başına buyruk, salaş iklimlerden
gel ey feyezan
yeşil elma kırmızıya çalmadan
mürekkebini
ömrüme dökmeden gece
fezaya ulaşacak ahı kuşların
ruhum sensiz
uçurum kıyısına ilmek ilmek ördüğün sığınacağımı sandığın, o duvarlar yıkıldı
nöbet sona erdi, hırçın bir sevdanın gelgitlerinde
duyuyor musun çığlıklarını boğularak ölen anıların?
son pişmanlığımın, başını vurdum az önce
arzdan arşa doğru uzanıp
göğü taşımak istedim
çorak toprakların bağrına
sustuğum kadar konuşmak istedim
nefes aldığım ölçüde yaşamak...




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!