sis bulutu terk etse de sabahı
sızmaz mezara gün ışığı
var gücüyle çatlatıp toprağı
uyanır gerinerek bir gül fidanı
canlandığı bu sessiz mezarda
Hançer kesiği, bir ağrı bırakıp
Suya çizilen bir düş oldun.
Bahçede konakladığın ağaçlara
Binbir hüzün bıraktın.
Aşk mı sevda mı?
Hangisi daha yüce?
Aşk ezelden-ebede kadar
Tutar mı elimden
Sevda çeken herkes
Kavuşur mu ruh eşine?
açık seçik beyanımdır!
boynuma asılsın yüreğim
-usul böyledir bizim oralarda-
meramım yüzümden okunsun
cevapsız bıraktığım her soru için
-önce gülüştüklerimiz geliyor aklıma; sonra beni savaşın en şiddetli anında bırakıp kaçışın!-
saatler sonra bende;
ihanet ettim kendime, tek celsede
parmak uçlarımdan
başladı ölüm
oradan iskemleye sıçradı
köhne odalara kadar yayıldı
"taş kâğıt makas"
oynadık bir süre
ey vurgun yiye yiye
kuş dilini öğrenen sevdiğim
duydum ki
yaktığın ağıtların çözülmüş dili
nidaların arşa kadar uzanmış
seni bekliyor kutsal toprak
-Anlaşıldı!
Deli divane etmeden
bırakmayacak yakımı bu marazöz-
Kır-ağı vurmuş dallarımı örselerken her içtima
Köklerimi saldığım bu karanlık
-gülüşlerimizi susturup hiç gelmeyecek bir iklimi bekledik seninle-
en son ölü şehrin pususunda
rast geldik yağmurlara
beni ahşap işlemeli bir sandığa koydu zaman
hiç keşfedilmemiş kentimin
kayıp yolcusu
eylüle geç kalanım
kasımı beklemeden gidenim
ayak değmemiş yollarımın en sonu
sırlarımı emanet ettiğim sırdaşım




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!