Alır götürür beni,
Tutkulu gözlerinin büyüsü.
Gençliğimin yirmili yaşlarına...
Aşkın tomurcukları filizlenir yeniden
Sevginle çarpan yüreğimde...
Fırtına sonrasının durgunluğu vardı
Buğulu, iri dolgun gözlerinde…
Geçmişi yaşıyordu,
Kağıt üzerinde durdurulan zaman kesitinde.
Yaşamın gerçeğiydi geçmişten kalan iz.
Çiçek açar şafaktan önce
Gökte yıldızlar…
Umutlar yeniden doğar
Sabahın kızaran ufkundan!
Yaşama tutunur umutsuz sevdalar
Düşlerin ötesinde,
Bahar geliyor memleketimin dağlarına,
Çiçekler açıyor allı yeşilli.
Güneş doğacak şafaktan önce,
Bak! Kara bulutlar çekiliyor gökyüzünden.
Bir sevinç var gökyüzüyle dağların arasında,
Bahar geliyor memleketimin dağlarına….
Kıvrıla kıvrıla akar bozkırda,
Tarihten Baykal’a doğru Selenge.
Kıraç topraklarda yaşayan ırkın,
Sesi yankılanır çağıltısında.
Destanını söyler mavi suları,
Yolculuğa çıksak seninle,
Dalgın gözlerinde;
Zamanın ötesine.
Gizemi çözülmemiş yerlere...
Ve ele tutaşarak,
Zaman,
Siyah beyazdı…
Seni bekliyordum
Pembe bir İstanbul sabahı
Kadıköy vapur iskelesinde,
Mevsim yazdı…
Fırtına diner,
Deniz sakinleşir,
Hafif dalgalar kıyıyı yalar
Okşar gibi…
Ay ışığı solgun ve kararsızdır,
Dinginleşen suların kasvetli çırpınışında…
Senden geriye kalan tek hatıra,
Her gün
Gözlerimin önünden
Yıldız gibi kayıp giden
Yıllara direnen düşlerin…
Uzun yolculuğa açtı kanatlarını
Sevdalı kuşlar...
Yaşanmayan zamana doğru.
Orada,
Yaşam baharda durmuş,
Çiçekler tomurcukta,
Şairler,tarih boyunca yaşadıkları toplumun sözcüsü olmuşlardır.