kahreden bir soluksuz cehennem
fırtınaların savurduğu gecelerimde
duvarlar geliyor üstüme
yosun tutmuş taşlarına çetelesi tutulmuş günlerin
kurumuş her bir yaprak dalımda
daha sürgün bile vermeden
intihar etti
ellerine bıraktığım umarsız saatlerin
sıkıntı yüklü griliğine saklanmış
durgunluğunda kaybolan aşkın
deli kahramanının cesareti
mümkün mü yanması anıların alevler içinde
yok olması
ya da silinmesi hafızadan
yiter mi anılar bir tuşa bassak
kırılır mı daha önce kırılan
bir daha
uzun yolların sonunda kırılıp kıyıya vuran dalgaların hırçınlığında yüzüme atılan tokat gibi incinmiş bakışlarının öfkesinde in/cindim
durağa yazılmış isimlerin kızılında kayboldu saflığın beyazlığına sığınmış aşk
yutkunamadığım sedada saklandı ismine yazılmış akrostiş
kime ne sana seğirttiğim her gecede yüreğime dolan heyecanın ko(r) kusuna yatmış uğursuz baykuşun ötüşü
sarp kayaların arasına gizlenmiş çiçekleri toplayıp sırtıma vurdum yükünü sevginin
gün
kapadım
kendime bile kendimi
bu aralar
vurduğum kilit dilime
içime düşen bir grinin
bir güvercin düştü geceden içeri
zeytin dalını çaldım ağzından
kuru bir yaprak ektim/kuru bir derenin kenarına
çocuklar salıncak kurdu dallarına mutluluğun
iklimler boyu yatağımdan çıkmadı aşk
çiçeklerini derdim rengarenk
sesimi kısıp
köşeme çekildiğim anlardan
biri daha
içimde esen
mazi kokulu rüzgarlarda
Gelinliğine bürünmüş ay
Suya vurmuş yüzünü
Yakamozlarla oynaşmada
Çalınmış saatlerin kızılı
Güllerin üstünde kan damlası
Küçük dokunuşlarda yitmiş
gün güneşi sundu içimize
şehrin vıcık vıcık kalabalık sokaklarında
üzerimize düşen gözlerden rahatsız
sağır tüm sözlere yüzümüze yapışan
sarıldık ilk kez…birbirimize…sımsıkı
eski bir binanın önünde
dudağımı uçuklatan bir sessizlik öyküsüne döküldü
kırmızı mürekkep
her damlada kara lekesi yalnızlığın
gece yırtık yıldızsız karanlıkta
dudaklarda ıssızlığın kilidi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!