isyanında yandı sözlerim
içsel dürtülerimin
çakar almaz patlamalarda
vuruldu dışlanışı şiirlerimin
istila edildi imgeler sessiz kaldım
içildi mastikalar kadehlerce
japon gülünün altındaki al düşleri
karalara çalmış zaman insafsız
akıp giden saatlerde seyreden
yıldıran bir yeknesaklık
limanlardan kalkan gemilerin
ardına sığınan son bakış
bir küçük kuş
açtı kanatlarını ilk uçuşunu yapmak için
vurulmuş göklere
bir iki havalandı acemice
sonra çakıldı yere
canı çok yanmadan
hafifçe esen bir rüzgarla
başlarını eğdiği gibi başakların
büküldü ruhum yıllarca
süsleyemedi kenar süsleri bile
kızıl ateşlere düşen günlerimi
hüzne vurdum yüreğimi
bu saatinde günün
bitişler çaldığında kapıları
eskisi gibi değil hiçbir şey
ardında bıraktığın
paramparça kırıklarında
içime batan yansıması
çokluğun ve hiçliğin
parlak
çeldirici
bunak bir duyumsamaya vurulmuş zincirim
yakasım da gelmiyor saatleri…zinciri kırmak da mümkün
…ilencimle can buldu masumiyet
yıllara atılan bir çentik daha duvarda…volta atmalarımda güneş küskün yüzünü koyuveriyor avluya/yılgın bir bülbül ötüşü gülün dalında…ölüyor…en güzel ötüş dikenin ucunda/aşka…aşkla
bir öykü yazıldı
doğumuyla bir insanın
ilk söz döküldü
dillerden
ve başladı her şey
yatağına çakılan çivilerin
yaktığı canında inledi çaresizlik
olağan bir gün bitişi tablosundan
fırladı bitimsiz yorgunluk
rastık sürsen de gecenin gözlerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!