Yâr yine nâza başlamış
Nâzına kurbân olduğum
Sandım aydır on beşlemiş
Yüzüne kurbân olduğum
Hakk aşkına içen câmı
İmsâk vakti bir ses geldi guşuma
Yangûnum; yanımda ötüşün kuşlar
Birinin sedâsı geldi hoşuma
Derdim pek derindir, soruşun kuşlar
Bu nasıl yangûn ses, bu ne figândır
Acebâ olur mu methine hâcet
Bulunmaz menendi, misâl-i yârin
Şehr-i Medine’yi etsem ziyâret
Akar leblerinden zülâli yârin
Sevdiğim, hasretin kâr etti cân’a
Bir acâyip nesne gördüm, kıyas ettim cânı var
Cânı yoktur, kanı vardır, bir özden dükkânı var
Bir gözü sağ, bir gözü kör, kimse görmemiş değil
Kameti esmer kıyâfet, bir siyah gerdanı var
Derûnuma doğar yine
Muammâsı Muhammed'in
Sevdâsıyla dolar sîne
Bu sevdâsı Muhammed'in
Sevdâsı serimi yakar
Çâr anâsırdan yarattı ibtî ben-i Âdem’i
Ekletti buğday danesin, nerye bastı kademi
Sevdi nûrundan yarattı Hz. Peygamberi
An üçün halk eylemiştir on sekiz bin âlemi
Bunca nebi geldi gitti, bilen yok tadâdını
Bir zaman sen gibi yüce dağ idim
Şimdi başım duman oldu ne yapim
Dört etrafı mor sümbüllü bağ idim
Dolu dövmüş bostan oldum ne yapim
Bir zamanlar meclislerde baş idim
BİRİNCİ FASIL:
Sümmanî :
Eğer âşık isen Hakk’ın râhına
Kondurma gönlüne kir gecelerde
Gül dermek istersen gönül bağında
İKİNCİ FASIL:
Sümmanî :
Ervâhı ezelde, levh ü kalemde
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Gönül perîşândır devr-i âlemde
ÜÇÜNCÜ FASIL:
Sümmanî :
Devrân-ı âlemi seyrân ederken
Bir sam esti koku geldi tersine
Kalktım çâr etrafı seyrân eyledim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!