Bardızım’ın taşları
Açılır haşhaşları
Yârime selam söylen
İstanbulun kuşları
Aşık Nihani
Üç yüz otuz altı tarih bu zaman
Gör ne yaptı Kerem kânı Bardız'ın
Asker geldi, millet oldu şâdümân
Kaynadı damarda kanı Bardız'ın
Koç yiğitler aç kurt gibi daldılar
İlim, müminin malı
İlim, kovanın balı
Câhil isyâna batar
İlim, kendin bilmektir
İlmin kaynağı Kur’ân
Ahbâbın ahbâbı bağların gülü
Ezelde başımız, bir’e bağlıdır
Soğanlı Dağı’nın lâle, sümbülü
Ezelde başımız, yâr’e bağlıdır
Kün emri yetişti, oluştu cihân
Kızlar pınara gidiyor
İçinde, bir danesi var
Sevenin cânı gidiyor
Kaşında, kar danesi var
Sevdâ çekiyor netice
Bülbülün ârzûsu gülde olmasa
Gider de seherde hâra düşer mi?
Leylâ’nın ârzûsu dilde olmasa
Mecnûn o çöllerde zâra düşer mi?
Sormaz idim eller kınamasaydı
Bu nasıl sevdâdır döner başımda
Bu fânî dünyanın çarkı tersine
Sabâvet çağımda on dört yaşımda
Vurdular sîneme mıhı tersine
Aceb kimler yâr şehrine varalar
Tebrik olsun yüce bayram yetişti
Cumhuriyet temel kurdu cihâna
Vatandaşlar derin fikre girişti
Rûhlu teşkilatı yaydı her yana
Her yana duyuldu reis-i cumhur
Nâme gider isen Afgan eline
Yârin kapısında dîvândur nâme
Yedi yerden sarıl yârin beline
Eğil nikâbına, yüzün sür nâme
Nâme tez gidersen yüz yere eğil
Kırk üç yıldır bu sevdâya düşeli
Yâ Allah, yâ Settâr diyer gezerim
Üç derviş mânâda gördüm neşeli
Onlar her ne derse yazar gezerim
Kimse bilmez ne hayâle vuruldum




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!