Sıra kendine geldiğinde, masanın üzerindeki bordroda adını bulup imzasını attı. Mutemedin saymış olduğu paraları –değersiz kağıtlarmış gibi- düzensiz bir şekilde aldı, boş bulduğu bir sandalyeye oturdu. Kağıt hışırtıları, konuşmalar, yavaş yavaş duyulmaz olurken, kendi iç dünyasında geriye doğru bir yolculuğa başladı.
O sabahki telaşı daha dün gibi hatırlıyordu. Alışılmışın dışında uyandırılmış, iki yanağından öpen annesi tarafından kahvaltıya oturtulmuştu.Masa ne kadar da doluydu o sabah! Bunların hepsi yenilecek miydi? Kızarmış ekmek, tereyağı, peynir, zeytin…
- Çayını koyayım mı yavrum?
- Koy.
- Yumurtan nasıl olsun?
Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor
Devamını Oku
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adini bile duymamış
Allah’ın isine bakin
Geceyi gündüzü biliyor