dargındım tomurcuk güle
günlerden beri
döktüm gözyaşlarımı dibine
açtı gözlerini
süzdü baştan aşağı
kadife yapraklarına
Kıskanma ey gönül sabahın seherinde öten bülbüller
Onlar sevinç deryasına düşmüşler şarkı söylerler
Birinde saz birinde kadeh hepsinde dans işleri cümbüş
Sen ne oldun kara bulutlara bürünüp sarmaş dolaş gezer
Bırak elini onlardan onlar seni de şenliğe davet ederler
derdime çareydin sınır boylarında
bir yüktü yorgunluğum asi zamana
titrek sevdalarda üterdi beni selamın
saman aleviydi derman olmayan umutların
ürkekliğim yuva olacak sarp kollarına
konarken açlığa yüreğimdeki tufanlar
hangi kıyımız daha sığ
dizeleri yüzdürmek için
hangi düşümüz daha mavi
gecenin derinliğinde
fırtınalarda halay
ay ışığında düğün
bu şehir beni anlatıyor
çamurlu bakışları
ellerinde kara bulut demetleri
maşrapasında ayrılık suyu
nem kokuyor adımları
gönül tahterevallisi kırık
Adı soyadı yok
Her bilmece soytarı
Sınır kapıları kapalı
Dil ülkesinin
Saçımı yoluyor kalpaklı heceler
Müzesi guguklu saatin
bu dünya boş yani fani
hiç gitmeyen var mı göster hani
ister medeni ol ister yabani
ölüme yok hiçbir mani
garip dünyamız bir alemdir
sabahı kucaklayan kollar
neredesiniz öğleyin
güneşin dikliğine isyan
gölge yaşamayı unutmuş
somutu yansıtamamanın
ezikliği içinde
bir gün uykuda
bir gün uyanık
bir gün kırda
bir gün pazarda
bir gün kederde
bir gün sevinçte
o bahar
mis kokulu çiçekleri sunan
ıslıkla dolaşan rüzgarlar
bir yanda yanık kaval sesi
arkasında şen çoban
uzaklardan mırıldanır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!