Issızlığa değen, yakışan odur. O yalnızlık;
ağlamak için sebep aratmayan, yine odur.
O yalnızlık! Başaklarımı kesen tırpan,
yokluğa tahtını oturtmuş sefil bir yaramazlık!
Saymadım, geçen zaman gitmiş ki
toplayamadım saçılanlarım ziyan oldu.
Kaç kere ertelensin meçhule atılan bu ehva'm
Her vakit kılınan namazda söylensin şu halim.
Yıkansın bırak son suyu verilsin artık sondayım
Son defa selam edilsin önce soldan sonra sana.
Yanmaktır edebi halimin her günü güneş batsın!
Yarımdan daha az,
çeyrek desen, değil!
Belki biraz ama, ama ben,
nedense bilmiyorum! ..
Ne kadar varım?
Ederim ne? Kaç satır!
Bu sükûta varan son sakinlik
son durgunluğudur denizlerin.
Ufkun yüzünde kalan alacalarda
batan güne düşen bu kuşku;
İkmali olmayan tek şeyden, kederden biliyorum.
Bir kara gözün içine son seferdedir
Sen Yılgın nehirlerin bıraktığı Çor
Şu yalap kuraklığın ölü tenisin!
Ahdin son sözü, ey vakti gelen
Şer-i kabulün iki kolunda
Suyu kül taşıyan Pullu öfkesin
Izdırabın altın mahşerinde
Sana
Satırları tas tamam aşk ile örülü
Virgülsüz ve noktası olmayan bir yürekle
Gözleri iki dudak ortası ve burnu
Seni hatırlatan bir tablo gibidir
Bakışlarım da
Üşüyor bedenim; her şey yanıyorken gözlerimde
Suça mahal olmuş bu sokakları, yaşadığım şehrin.
Kanatsız şeytanları, gülümsüyorlar gözlerime
Arzsız bedenlerinde milyonca günahları varken.
Tabutları geziyor, onlar farkında değil gölgelerinden.
Birileri, kurduğu saltanatın zirvesinde adammış gibi
Kopan yaprak tutulmaz bir daha
rüzgârı bahane sayar, sakın üzülme.
Can suyum, emeğim, tomurcuğum
yılların zahmeti gidene bitmiştir.
Hani, o yeşilim nerede?
Rüzgâra şarkılar fısıldayan!
Söylemeliydin, bu gidişin çok önce alınmış bir karar olduğunu.
Bir kahpenin ettiğini bana yakıştırman, hiç olmadığı kadar
Beni canımdan etse, bu kadar çok çekmezdi karanlığın içine.
Hani o kaderden bahis edilen zamanlar konusu sen, ben olduğu vakit
Üstüme titreyen bakışlarına ve diline sürdüğün şu kalbim
Öyle inanmıştı demek her şeye inancım boşunaymış, boşuna.
Kararan güne and olsun bu rezil geceye,
sövmeyen dil puşttur! Girmeyen küfüre
Hicazdan usul yapma, geçme peşrevimden
kazırım yüreğine en cüretkar halimi.
Serilir mah'ıma ay düşer şarap gözlerinden
hangi mahzen yağmada gel gör beni.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!