Kalmadı içimize bir rahatlık
Sakız ağacının gölgesi üstümüze eğilsin!
Efsunlu bir rüzgâr gibi o karşı sahilden
Rüzgâr, en güzelinin kokusunu alıp getirsin.
Güneşe karşı boynu bükük güne bakan gibi
İçi kurumuş gövdemizi serine dikmek
Elleri ufacık, sevimli bir aşktın sen
Hani yüzün güller gibi al al olmuştu
Tutmuştum gülüşünü dökülmesin diye
Hala kalbimdedir o, saklarım onu.
Dolansa yüreğim gecedir o saçların
Şimdi tam susmanın zamanı, vakit bu ya
Bulutların kapandığı gökyüzünün, içime dolmayan bir nefes gibi
Yarım kalmış umutların gölgesinde, diş gıcırtısıyla
Kalbimi, kırık bir camla biliyorum.
Sana bakıyorum; kirli bir camın arkasından, ne kadar mutluydun.
Sen, güneşin doldurduğu bir bahar ve bense bir güz günü gibi bulanık!
Belki ile başlayacak her cümlenin
Her satır arası yalnızlığına
Hiç bir zaman gelmeyen ve gelmeyecek
Kararan kalbinden çıkıyorum!
Ne siyaha bulanmış göğün yağmurundan
Ne sarsılacak yerin depreminden
Karışma aklımın yollarına, bırak nereye çıkarsa çıksın
Duraklarım yok, sen olma! Çarşı pazar değil ki bu yürek!
Şehrimin sokakları bir tek aşka çıksın.
Ağlatma, incitme yalan değil ki
Sevişim başka olur! Varacağım yerde.
Sen orada ol, daha önce değil!
Son anda bir falso çıkmazsa eğer!
Akreple yelkovan yarış tutmuş
Etnik bir mesele etkin bir sorun yoksa
Bir yerde kıyamet kopmuş olmalı, insanlar ölüyordur!
Veya herkesin işi tıkırın da
Ya yağıyla meşguldür yada balıyla
Sardunyalar anne; masum bir yüzün ölü gözlerinde
İçi kan tutmuş apselerimizden merhamet istiyor.
Ya mezarlar gibi sonsuzluğa veda ettiğimiz
o inandığımız umudun çıplaklığından!
Ondan, ne istiyor? Yapraklar acıtıyor anne
Kefaretsiz beklentilerin acı toprakların da
Roma rakamlarıyla gelmem ben sana
Yüreğin saatini çoktan kırdım.
Ya çok evvel sende olurum, ya çok sonra
Bil ki ya bekleyenim, ya bekletirim…
Öyle tenhaları da bilmem hiç
İçimin tabelası rakımsız
Şimdilerde, zaman eğrilip kendine çektiği kadar!
Bir nifak dalıyor cumbadan.
Uzaktan geçenlerin bir zamanlar hikâyesi,
içilmiş çayların bardağı daha sıcak dururken;
göz dalıyor istemsiz bir serçe canıyla.
Öyle sevişirdik biz, bir aslanın ceylana doyduğu kadar
Bazen, hiç bir savaşın sonu zafere taşımaz
Savaşırsın! Düşman insandır, doğa masum.
Ne depremdir düşman, nede bir fırtına
Her fırtınaya saklı bir hain, sürüyle alçak! ..
Bekler anını vurmak için asla şaşırmaz.




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!