Güneş bir mızrak yükseldiğin de
Kanların üzerin de döner, umudun topaçı
Oysa ben
Beni ahde vefaya zorlayan mahcubiyetimden şikayetçiyim
Ha yükseldi ha yükselecek
Sokaklarım, şakaklarım, kimim ve kaçım
Boşluğa demetlenmiş ağulanmış, vedalarım
Eşiklerin nabzını yokluyor, ölmeye yüz tutan evim
Kapından gizlidir, kapının sesi ve sessizliğim
Öyle bir hengamedeyim ki
Rengimi suyla özdeşleştirsem
Yokluğunu kirletirim efendim
Sen öyle güzel varsın ki
Tüm felsefelerden uzak da
Sular ıslanınca ümit pazarından gözyaşı aldım
Çamurlaştı kederime damlayan su
Hayret arzularıma engel ancak hayretleşen kavram
Merak geçimini akkımdan sağladığı sürece
Hayret ki keşkelere engel
Hecelerin şavkı vuruyor şüphenin pusulasına
Kanlar demleniyor içine biriken şüpheler ocağın da
Yandan ve doğrudan şüpheli sınıfsal kalabalıklar
Bin yıl öteden tenhalaşıyor şüphe zamanın da
Seni görmemezlik ülkesin de
Kör bakışların için de
Perde perde aşkların için de tanıdım
Seni tanıdığım da anladım
İnsan kü küçücük ödül
Bulutlardan ben yağıyorum kanım sağanak
Kanımın son damlasına kadar ağlamak istiyorum
Sokratesin üzerine yağmak isterdim
Heyhat
Rengimizi üzdüler
Yarım gerçeklerle savaşan umudun askerlerini vurmak
Köksüz vasıf üreten öz isyanlar ve öz inkarlar
Ruh devrimi yaşamış ateş, aynlar için de yanarak
Dalında bülbül öten baharları
Öz yurdundan kovuyor yaralar
Dağınık oda
Köşeler loş, beyaz yatak ölmüş, yorgan ölmüş
Uykulaşan rüyalarımı kaldırır devremin tabuttan eşyaları
Yabancı mahremiyet, kamuya açık kin, açık kapalı
Ben polis ve şehrin bilinç altı peşim de
Yok imkan da modern imkansızlık da
Üstü kapalı sözlerime ağlar bir mısra
El kızı, ahın kızı, acının kızı, acımamıştı
Kendini dölleyen yalnızlığımaydı
Bu sövgülü saygı




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!