Kırgınlığıma kalabalığın gürültüsü yansır.
Yağmurun gömüldüğü diyarda bulutlar
Nemli bir ağrının ardından yağar
Yalnızlığıma zaman var diye gürültü yapamaz
Aynaların iştahını keser beni görmek
Yakın akşamlara suların, kanlı akşamların da reva görüldü
Memnuyetimin yağlanması riya tezgahın da
Sırlar noktalandı seslerimde
Sözlerine ram olundu ey dünya sukutlarına inat
Delirmenin şafağındayım
Kaygılarım saçlarını tarıyor ölümün
Kırgınlığımız neden dünyaya değil de
Allaha yansır azizim
Mektuplar da pişmanlığıma
Dipsiz bir kuyu sesimin dibi kupkuru
Kupkuru ses kuyu, kalp kuru, iman hayat veren Su
Kalbimin ortasına aşk küreğini daldırdım, toprak Kuru
Rahman ve rahim olan Allahın adıyla dedim
O gün yüreğim de bulutlar oluşmaya başlamıştı
Bütün yalnızlıkların üstüne
Muhafazakar yalnızlığımın endamın da
Sığ emeklerin koynun da uyutur gayem
Ufuklarımı
Artık his diyarlarıma, öfkeleriniz ve kibirleriniz
Ey gönül
Can cemaline bağ bahşetti aşk
Şarapları beni esir eder
Hikmet anı sarmalamış, gönül sarhoş düşmüş
Dost sofrasın da, vuslatın iştiyakında
İnsan manadır, kelime değil
Kelimeler mahiyetinde dünya
Yaşınca yetmemiş dalında ham meyve ki
Zıtlıklarla desenlenmiş tasarım ahengin kendisi
Kurşunu eziyoruz gülden günlerle
Sıçrayişını erteliyor parmak izi
Bir iz,eser olarak kalıyor güneşin teri
yaşlı Evlerin, dökülen dişlerine benzeyen pencerelerin de
Umudun nağmesi değerlenir yüzünden
Sert kırılır mizacım kimsesizliğimden
Başı kesilmiş bir kuş gibi giderken bu düzen
Rahat akan kanlara niyaz ederim
Varlığın kinim olur
Kinime misal olan zaman
Vaktinden önce açar
Ama ben ölümlüyüm
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!