Sancaklar ters açılsın yola çıksın yiğitler
Yıkılsın taş duvarlar aşılsın çelik çitler
Nurdan kanatlarıyla öne geçsin şehitler
Yürü aslanım yürü sen yürü bitsin zulüm
Kızılelma yolunda tel duvak giysin ölüm
Hırçın rüzgâr estikçe kamçılanır suratım
Üşüyen ellerime yetmez hafif kışlıklar
Türkülü yürekleri sarmaktır tek muradım
Dudak terennümüdür fiyakalı ıslıklar
Bu mevsimde gökyüzü sadece hüzün eler
Yağmurlar bir yürek ürpertisidir,
Yaş döker izlermiş cam, olukları.
Her damla bir hüznün belirtisidir,
Tepeden süzermiş dam, olukları.
Can bağları kopmuş hissiz kâinat
Habersiz acının diyarlarından
Ölüm vadisinde acılar kat kat
Ağıtlar eksilmez mezarlarından
Gazzeli çocuklar bir var bir yoklar
Yangın sarmış cihanı sanki "vay" a geç kaldık
Mezada düştü miras artık paya geç kaldık
Son dolmuş yola çıkmış çoktan kalkmış son vapur
Hâlâ aynı durakta baya baya geç kaldık
Kendini arar insan sarmal bilmecelerde
Hatıralar incitir yaşlı yüreğimizi
Kasvetlidir cümleler kederli hecelerde
Bir zaman tünelinin yolculuğunda bizi
Sis bulutu içinde karşılar peçelerle
El ayak çekilsin kendini dinle
Yanında bulunsun üç dal sigara
Kaç fincan kahveyi içtik seninle
Kaç kırk yıl borçlandık hatıralara
Kirli aynalarda sensin gördüğüm
-Serdengeçti’ye Rahmetle-
Son gemi kalktı limandan
Gelsen de bir gelmesen de
Sükûta gömüldü meydan
Gelsen de bir gelmesen de
Gönül kalelerime Tendürek’ten çığ düştü
Bahçeme baldıranlar ısırganlar üşüştü
Sultanlar konaklayıp göçecekti otağdan
Hayallerim içinde gerçekleşmeyen düştü
Batman/2005
Kayboldum birdenbire gözlerinin renginde
Kirpiğinde salınan yaşlar hülyaya daldı
Ufukları süzerken dalgalı bir enginde
Koparttığım son yaprak papatyam sende kaldı
Göğsümün kafesinde sakladığım kuşları
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!