Ferhat dağı eritse cürmünü kürek çeker
Şirin’in bağrı yanar hasreti yürek çeker
(Mecrasını Arayan Satırlar 2018)
Tam kırk ikindi sürsün, gönlüme yağ demiştim
Zemheride tipi ol, boyansın dağ demiştim
Tükenmesin yıllarca, yansın çerağ demiştim
Sen, bir yağıp kaybolan cemre karına döndün
İstanbul/2010
(Teşehhüt Miktarı 2020)
Yürüyüp kasaba köyle
Çıksak dağlara dağlara
Bir bahar sabahı şöyle
Çıksak dağlara dağlara
Kervanlar erken yol alsın
Dağda ölü bulmuşlar
Garip çoban Leyla'yı
Yanına sokulmuşlar
Garip çoban Leyla'yı
Çehresi ay gibi ak
Bu asrın Ebreheleri, seni nasıl bilsin çocuk
Fırlat taşları zalime çünkü Ebabil’sin çocuk
Savur minik ellerinle sapan sende güzel çocuk
Kudüs vuslat türküsüdür dudağında gazel çocuk
Güneşin battığı her dem ağlarım
Maziyi hasretle kararım her gün
Nerede bir çocuk görsem ağlarım
Maziyi hasretle kararım her gün
İç içe sokaklar yan yana evler
Falan evden ölü çıkmış
Yükselir velveleleri
Dumanlar göklere çıkmış
Haber verir yangın yeri
Gün kavuşur akşamlara
Veda ederken sessiz bitmemeni istedim,
Beni böyle boşluğa itmemeni istedim.
Hissettirmedim sana nemlenen gözlerimi,
Yola çıktım erkenden, haram ettim uykuyu
Yükselmeye başlarken güneş bir mızrak boyu
Şehirler arşınladım, dağlar tepeler aştım
Bu kadar mesafeyi nasıl yürüdüm, şaştım
Gölgemi okkaya vurdum
Terazi, tartı seçmiyor
En işlek caddede durdum
Kuş uçmaz kervan geçmiyor
Her kafada ayrı soru
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!