Sürüyü önüne katan çobanlar
Güneşi karşılar dağlar başında
Geceyi bitiren sestir, ezanlar
Güneşi karşılar dağlar başında
Gençler, ihtiyarlar, derdi oyuklar
I
Düştüm yine eline
Gözlerin aydın gurbet
Kederimi her güne
Özenle yaydın gurbet
Mendilimin içinde sakladım kınaları
Gözyaşı çeşmesinin suları yetmez bana
Körlerin çarşısında kırdım tüm aynaları
Bu cüzzam diyarında ecza kar etmez bana
Münzevi sokaklarda yürüdüm adım adım
Mağra Kuştüyü yatak Kehf’in uykusu güzel
Çöle kırbası delik yolculara su güzel
Kâinat peçesini sarmış kesif sis ile
Bir Eylül sabahında şehrin buğusu güzel
(Mecrasını Arayan Satırlar 2018)
Zaman tükenirken can vermek üzre
Titrek yüreğimin güz yağmurları
Kaç kez hayat buldu, öldü kaç kere
Titrek yüreğimin güz yağmurları
Mevsimlerden sıyrıl, ne varsa son ver
Gözyaşı yakıtıyla limandan çıkar gemi
Dağılır baba evi yağmalanır tereke
Küllenen hatıralar saklar en acı resmi
Hacizli tabutlardır alnımızdaki leke
Sıkıntı boyu aşar alnında yas tutar ter
Düştüm ufff oldu içim
Kâr etmez hiçbir hekim
Sızlayan yer yüreğim
Hadi bir öp de geçsin
(Mecrasını Arayan Satırlar 2018)
Bir akşam karanlık henüz çökmüştü
Görmedim gölgeme çarptım hâkim bey
Aya kurşun sıktım önüme düştü
Yıldızları tek tek kırptım hâkim bey
Dikenlerle sevdim gülle acıttım
Her tür yükü taşırım
Adıma hamal derler
Tüm zorluğa hazırım
Adıma hamal derler
Kim yetişir bana kim
Arada nice dağlar
“Koş, gel!” namesi geldi
Oturmuş gamlı ağlar
Uzaktan sesi geldi
Köşede eski sedir
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!