Akıl, Bilim Ve ilim Şiiri - Fahri Bulut

AKIL, BİLİM VE İLİM

Dini öğretileri, aklın, bilimin ve ilmin övüne geçiren toplumlar hep çağdaş uygarlıktan, medeniyetten ve
sanayileşmekten yoksun kalmış, yoksul olmuşlardır.
Akıl insanların en büyük sermeyesidir. Çünkü insanlar doğru ile yanlışı ancak akıllarını çalıştırarak bulurlar. Aklını çalıştırmayan insanlar, aklını çalıştıran insanların kulları ve köleleri olarak yaşarlar.
Onların çıkar ve menfaatlerini, kendi çıkar ve menfaatlerinin üstünde görür ve tutarlar. Onlara karın tokluğuna hizmetkar olurlar.
Onları kendilerinden çok akıllı ve bilge insanlar zannederler. Örnek Müslüman ülkelerle, gayrı Müslüm denilen ülkelerdir. Başka bir deyişle sanayileşemeyen Müslüman ülke halkları, sanayileşmiş Hristiyan ülke halklarının kulu, kölesi ve hizmetkârı olarak yaşamaya mahkûm olmuşlardır. Yukarıda örnekte de olduğu gibi…
Gelişmiş toplumların ne cennet sevdaları, ne de cehennem korkuları, ne huri, kılmaz özlemleri vardır. Yaşadıkları ülkelerini cennete çevirerek, yeryüzünün cennetinde huri ve kılmanlarıyla özgür ve mutlu yaşarlar. Gelişmeyen, geri kalmış ülkelerse ülkelerini yeryüzünün cehennemi yaparlar, onun içindir ki hep öbür dünya da var kabul edilen cennet huri, kılman sevdası ile avunur mutsuz, huzursuz sersefil bir hayat yaşarlar.
Zenginlerde kendi ülkelerinin yoksullarını, uydurdukları ve Allah’ın ayeti diye yutturdukları (Fakirler sabırlı olurlar, sabırlarından ötürü de zenginlerden kırk yıl önce cennete girerler.) Yalanlarına inandırır sevindirir, emeklerini sömürür, kendileri bu dünyanın cennetinde yaşarlar. Ne hamdüsena ne de şükür ederler. Yoksulları da cehennem de yaşatırlar. Durmadan hamdüsena ve şükür ediniz derler. Yoksullar da bu sizin kaderiniz diye kandırıp emeklerini sömürerek zengin olanlara dost, uyaran kula kulluk yapılmaz diyen, eşitliği, insan haklarını, hakkı, hukuku ve adaleti savunan aydınlara ise hep düşman yaşarlar. Zenginlerin kılıç darlığını yaparlar. Öldür emri aldıkları ülkenin aydınlarını öldürürler.' Bir insanı öldüren, bütün insanlığı öldürmüş demektir' diyen dini öğretiye asla uymazlar. Öldüren katiller hep Kabil olmuşlardır. Öldürülen masumlarsa hep Habil olmuşlardır. Varsıllar, güçlüler öldürme ayetini öldür diye, çalma ayetini de çal diye, yalan söyleme ayetini de yalan söyle diye değiştirmişlerdir. Yani kendileri doğru din ayetlerine uymayıp, dini kendi çıkarlarına uydurarak Müslümanlığı hiç kimseye düşürmemişlerdir ki, bunların Müslümanlığı Emevi Muaviye Müslümanlığıdır. Namuslu yaşamayı seçen insanları da uydurma hadislerle kandırıp, korkutarak kendi yanlarına çekmişlerdir. Hadi dünyada cahilleri kandırdınız, Allah'ı nasıl kandıracaksınız. Bura da kendi yalanlarınıza inandırdınız, ahrette o yalanlarınıza Allah'ı da mı inandıracaksınız? Be hey katiller, dönekler, denekler, kemirgenler, sülükler, omurgasızlar, gafiller, dinciler, kinciler, gericiler, cahiller ve yobaz mollalar, tarikat şeyhleri kadın düşmanları, çocuk tecavüzcüleri, hırsızlar, arsızlar, nursuzlar ve dahi cehennem kütükleri...

Eğitimci Şair Fahri Bulut Rızazade...