Üşüyorsun yine gözlerimin içinde,
Nereye konacağını bilmeyen
Bir kar tanesi gibi
Savuruyor rüzgar dört bir yana yüreğini...
Hedefini şaşıran bir ok gibi
Saplanıyorsun birden yüreğime
Üstüme üstüme geliyor geceler
İçimi korkular sarıyor nedensiz
Yapraklar durmadan dökülüyor sensiz
Bahar geldi geçti üşüyorum naçar
Bekçidir sabaha benimle sokaklar
Sen de göreceksin elbet birgün
Baktığın her noktada hep aynı yüzü
Nereye gitsen bulacak seni bir gölge
Kaçamayacaksın
Seyredip yağmurun yağışını
Ağlayacaksın kaderine
Perde perde iner geceye yokluğun
Zifiri karanlık sarar bedenimi
Yalnızlık arsız bir çocuk olur bugün
Öfkeli bekleyiş alır benliğimi
Sebepsiz susmalar gizlenir içimde
Kara kışın oradan geliyorum ben sana
Gelirken kollarımda kayıp bembeyaz karlar
Güneşle buluşmuştu yüzündeki bulutlar
Ben yağmurlara hasret, bak işte geldim sana
Kutuplardan gelip de cehenneme düşmüştüm
Aldandım denizin maviliklerine
Yosun kokularına...
Uçsuz bucaksız sahillerde koştum
Ayaklarım kan içinde...
Geceler karanlık
Ay hapsolmuş gözlerinde
Hayat pınarından bir yudum içtik
Aşkın o en acı halini bildik
Biz yalan gönüllere sığamadık
Tez geldik, tez gidiyoruz dünyadan
Kimi zaman ağladık saatlerce,
Geceler bana seni hatırlatır
Yıldızlar gözlerindeki ışığı
Yokluğun ben de ağustos sıcağı
Varlığın içimde deprem yaratır
Bu dağlarda yalnız kalmış yüreğim
Herkes uyur sanırsın gece olunca
Bilmezsin gece boyunca ağlayanı
Zor kaderiyle kahrolurken yıllarca
Bilmezsin gitse de unutamayanı
Asi bir deniz çarpar hep dalga dalga
Bir kurtuluş edasıyla
Gideceğim bu şehirden
Gideceğim, geride hatıralar
Sonsuz yakarış sana kalır
Özgürlük bekçisi martılar
Düşer benim payıma
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!