Yay kaşlı, hafif esmer,
Hüznün çehreyi bıçak gibi keser,
Yaşı küçük, gönlü derya seher,
Feryadı duyulmadı sükût eder..
Aklını yaşından almaz,
Minicik bir kanarya,
Gökyüzünden uçup omzuma kondu,
Huysuz çocuğun kenara fırlattığı,
Oyuncaklar gibi denize devrilmiştim..
Sessizlik ve yalnızlık,
Masum Bedenler,
Kirli eller,
O ellerdeki düşler,
Zihnin kirli emelleri,
Hayattan koparılan çiçekler..
Buyur, sana ayrılmış şu çukura yat,
Sonumuz bu değil mi..?
İstediğin kadar kendine ayırsanda hasat..
Gözlerim ufukta, sabrım can çekişmekte,
Sevgiye duyulan muhabbetler,
Menfaate yüz çevirmekte,
Çalmadan duramaz olmuşum,
Ömrümün geçmişe kapılarını,
Bu bana ağır gelen sözler yok mu..?
Geleceğimi ömrümden çaldı..
Dayanılmaz gürültü kemirdi kulaklarımı,
Bu çölde öleceğiz,
Ruhlarımız dinlenmeden,
Sonsuza dek dolaşıp durduk,
Yolumuza devam ediyorduk..
Vahşi tepelerde mezarlar kazılıyor,
İçinde birbirine lacivert çöl gecesinin,
Dolanan ışıkların şarkısına kaptırdım kendimi,
Aynı varlığın iki yüzü gibiydi,
Birbirine ense kökünden bağlanmış iki maske..
Sanırım tüm suç bende,
Sabırsızlığıma kelepçe taktım,
Ay insanı ihtiyarlattı,
Çöl güneşine kaçtım,
Umutsuzca uykuya daldım..
Gözyaşlarım hiç durmayan şelale,
Negatif dünyaya yüzler buruşti,
Çalışmaktan imanımız ağladi,
İnsan herşeye rağmen pozitif olmaya çalışti,
Senin yüzünden pozitiften de korktu,
Ula korona gaynanan ölsün..
Göz yumduklarım bana göz açtırmadı,
Yufka gibi yumuşaktım,
Çelik gibi sert kıldılar zatımı,
Perdelendi hislerim ve aklım..
Dilde kelâm, yürekte ısırgan otları türedi,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!