İçime Kovgun
kimden kaldığı belirsiz
ölü sesler yatıyor
yıkıntılarda...
yaban otlar arasında
taşların sancısı oldum
dağlarda denedim hıncımı
adımla heyelan olurdu asil mermer-yoksul kefenk
gene de işe yaramadı ferhad yüreğim
sancılara bölünmüş bir ömrün yolcusu oldum
bağrıma saplandı elimdeki külünk
bakışım sonsuz bir tan sökümüydü
bombalanmış coşkuları bilmeden önce
yürürken kaldırımlar çiçek açardı
ayak izlerime kan dolmadan önce
insanlar gülüşümü güneş sanırdı
keder bulutları silmeden önce
beni unuttun mu başak duruşlum
susuşunun kuytusunda
şiirler yaşayan
konuğundum bir zaman
silinmiş suretim körfezin ay sarhoşu gecelerinden
yabancıyım şimdi
Kumdan evler kuramadık
kumdan evlerimizde mutluluklar kuramadık
sonra deniz gelmedi
“El üstünde tutulmak için,illa tabuta mı girmek gerekir…” BERKİN ELVAN
bu bozkır ıssızında
yabanıl karanlıkta
bir başıma
ağlayacağım daha…
biz seninle
iki ayrı çiçeğin özünden
kaynar kazanlarda kanamış kök boyayız
biz seninle ayrı renklerle boyanmış iki çile ip
aynı kilim nakışında sarmaş dolaş
ziyade kucaklaşmışız
ŞUHİ
uzağım..zaman kadar..ne özlemek..ne ah u zar
yüzün ayın aylasına sır katan esrar
tomurcuk patlayacak gerneşen kaslarım lif lif
Bin yıllar öncesinden bir kilim gibi
söylenmesi yasak acılar dokunmuş yüzü
kırçıl sakallarında kıvıldar durur
zaman böcekleridir güneş kırıntıları
İri ellerinde yas sessizliği
bir meşe seli gibi çağlar avuçlarında
Degerli ögretmenim. Yıllar oncesinden Selma Yigitalpten ogrencinizm.Ellerinizden operim.
Bütün şiirleri yüreğinden yakalar insanın, ruhun aynası gibidir. Çok değerli, koca yürekli şair.
Söylenecek ne var ki..Okuyun ve kendi kendinize itiraf edin ustalardan biri olduğunu...