Adnan Durmaz Şiirleri - Şair Adnan Durmaz

Adnan Durmaz

HRANT
tarih o delik ayakkabıyı unutmayacak

(sevgili,sözcüğünü böylesine güzel söyleyen Hrant'ın eşine...)


Devamını Oku
Adnan Durmaz

gül zamanlardı ki onlarda sen açardın
gül sarhoşu kesilirdi geçtiğin yerde hava
çok eskilerde kaldı yıldız sağnağı gözlerin
gözlerin ki
sana vurgunluğumu onlarla sarardın

Devamını Oku
Adnan Durmaz

KENDİ HİKÂYESİNE AĞLAMAK

1

Aslında belki de kendi hikâyelerimizi sevmiyoruz, kendi hikâyelerimize acıyoruz; kendi hikâyelerimizi sevilecek hale getirmek gerekiyor. Yaşadığımız dünyada biz ne doğduğumuz yeri ve ülkeyi, ne de koşullarımızı seçmedik. Devasa bir zindanda önümüze çıkan yolların çoğu aynı yere gidecekti. Önceden çizilmiş ama bizim göremediğimiz sınırları aşmamız olanaksızdı. Ortak noktalar diye sonuçta ne çıktı diğer insanlarla kişi arasında: daha çok kendi meslek ve iş dallarından, ekonomik düzeyi yakın olanlarla kurdu kişi, aşklarının çatısını, arkadaşlıklarını ve evliliğini. Herkes kendi yaşam oyununda figüran kalmanın acısını yaşadı. Bir dağ köyüne tayin ettikleri yeni öğretmen, orada daha önce alıştığı dünyanın dışına ayak uydurmaya çalışırken, hayat akmaya devam ediyordu. Aylar sonra yanına tayin edilen bayan meslektaşı, dağ başı yalnızlığına düşmüş bir yıldızdan başka ne olabilirdi. Hala kerpiç evlerin kuytuluğunda ömür yeşertip gençlik solduran bir hayat vardı burada. Bu hayatın türküsünden ağıdına kadar nüfuz edebilmek çok farklı bir donanım gerektiriyordu kuşkusuz. Orada geçen zamanda, akşamları iniveren karanlık yalnızlıklar ikisini birbirine itmesin de ne yapsındı. Başka bir seçenek çoğu kez olmaz. İstanbul’dan İstiklal Caddeli akşamlardan, Ankara’dan Yüksel Caddesini solumalardan, terkedilmişlik kokan ıssızlara düşenler, birbirine sarıla sarıla oralara alışır, karışır, dönüşür. Buna aşk derler. Eğer bu koşullarda karşılaşmasalardı asla birbirine âşık olmayacak iki insandılar. Ve yaşadıklarının aşk olmadığını anladıklarında aradan yıllar geçmiş, üç çocukları olmuş ve artık büyük kente tayin olabilmişlerdi. Geride çok bir dost da kalmazdı genelde. Bir zaman haberleşilir, giderek bağlar kopar: herkes farklı bir iklimde kendi serüvenini, kendi kuytusuna kanar gider. Hep geriye bakarak yaşamalarla dolu değil miyiz? Yanlış deyip bitirdiğimiz yerde, bir kolumuz mudur hayatımızdan kopup giden: yoksa hayatımızdan kopup giden yanlış yaşanarak harcanmış yıllarımız mıdır? Acısı geçmeyen bu mudur? Seçeneğimiz nereye kadardı ki biz yanlışı seçtik. Seçemeyip de ömür boyu,”kaçırdım” diye yakındıklarımız, bize ait miydi, yoksa sadece, kafamızda üreterek “bize aitleştirdiğimiz”,belki seçmiş olsak, kısa sürede kırılacak olan hayallerimiz miydi? Sonsuz gökte gidecek yeri olmayan kuşlar kadar özgürdük ve altta diken tarlaları vardı. Ne yaşasak, nereye konsak kanayacaktık belki de. Bu yüzden yaşadığımız hikâyeler, istediğimiz hikâyeler değildi, biz onlara ağlayıp kanamaktayız şimdi.

Devamını Oku
Adnan Durmaz

Tekinsiz Kadınlar

Tekinsiz kadınlar tanıdım
Adını bilmediğim liman şehirlerinde
Gözleri bir dönüm ve dehşet yeşil
Neye dokunsalar kurutan ellerini

Devamını Oku
Adnan Durmaz

piaf şarkı söylerdi
gecenin dallarında
buruk güller açardı suskunluk
ben senin düşünde
loş adalarda

Devamını Oku
Adnan Durmaz

PİSLİK DİYALEKTİĞİ


ben senin gözlerinden aforoz edilmişim
yargılanmışım dudaklarından
ellerinden hüküm giymişim

Devamını Oku
Adnan Durmaz

yarinin parmakları
sevda kapısının zembereğidir
kanatlanır gönül ellerini tutunca
tümlenir yitik yarın-eksik yanın
yaran yarasını bulunca
sonsuzlukta yana yana- türkü katılmak yaşama

Devamını Oku
Adnan Durmaz

bir büyük ağaç olmalı
binlerce kuş cıvıldayan
belki de bir armağandır
sahibi ölmüş bir aşktan
sen oradan geçersin ya
topları sırtına çarpan

Devamını Oku
Adnan Durmaz

Son zamanlarda her türlü –izm e karşı olan şuara ortalıkta dolaşıyor..Komünizm sosyalizm faşizm..sanatta siyaset olmaz cahilliğini yaşıyoruz..Sanırım yüzyıllar öncesi yaşayan hallac-ı mansur,onlardan daha ilerideydi..Dergiler çıkartıyorlar..Dergiler çevresinde öbekleşip sözüm ona şiir sohbetleri yapıyorlar..Şiir atölyelerine doluşup şiir kıraat ediyorlar..Bunlar geçmişten gelen her şaire saygı duyan bir takım gruplar..Nazım da onlar için aynı,Necip Fazıl da..
Kuşkusuz,olaya şiir san’ati açısından yaklaşıyor olmalılar..Öyle ya,siyasalar üstü olan bu zevat,yukardan bakarak seviyor güzel olanı..Yiğidi öldürüp hakkını yememek ayrı bir olgudur..Adam hangi inanç ve düşünceden olursa olsun şiir yazıyorsa ve sizi sarsıyorsa dizeleri,şapkanızı saygıyla çıkartacaksınız..Fakat bu dediğimiz muhterem cemmat-i kiram siyaset ve şiiri birbirinden ayırdıkları için,sağcı solcu şair ayırımı yapmıyor..Elmayı da seviyorlar,armudu da..Şiir üzerine ahkam keserken de kafalarına göre bir yol tutturuyorlar..
Estetik biliminden haberin var mı..? Estetik bilimini sanırım yüz gerdirme,burun düzeltme ameliyatlarıyla karıştırıyorlar..
Bir de yukarıda tartışan arkadaşlar var..Eş dost sen ben bizim oğlan,bulundukları dergide anlamadığımız laflar ve alıntılarla birbirini öven,ya da anlamadığımız terimler ve alıntılarla birbirine söven bir takım zevat..Entelektüel olmaklarıyla övünen dağ gibi adamlar..Şiir üzerine o kadar çok cilalı laf üretiyorlar ki..o laflara bakan bir hevesli,gerçekten de onların birer dağ olduklarına yemin edebilir..Ancak ürettikleri şiirlere bakınca,dağların gece gündüz fare doğurduğunu görüyorsunuz..Bütün bunlar,bu ülkede halk denilen insanlardan,okur denilen kesimlerden uzak bir yerlerde yapılıyor..
Acaba bunların halkla bir alıp veremediği var mı..İnsan unutamıyor..Nazım, kaç defa halk sözünü kullandı..Ne kadar çok
“23 Sentlik Asker

Devamını Oku
Adnan Durmaz

Kürtük kürtük bir türkü tutturur kar
acıdan acıya sınır yok- toprak kanar
beni senden ayırma
türkün türküme akar
Mem û Zin' i bir mezara koydular
İlenemem kurur dilim

Devamını Oku