Ne vakit uzanıversem serin gölgelere
Kaynar,ılık bir akşam gibi alnımda mazi!
Takınıp kanatları karışsam serçelere
Bilmem bulurmuyum şu giden yıllarda sizi?
Mateme çalar rengi hazanda yaprakların
Ağaçlar hüznünü döktü işte
Bir yel geçti kapımdan
Bir sen geçtin.
Bir bahar gördüm,
Bir bahar, kırk hazana denk
Geldi hasret oku, saplandı gönlüme
Gözleri ahımı duyar sandım
Başım eğildi, durdu mihmana
Meğer cellad imiş, ben yar sandım..
İnce, narin, elleri gül kokar
Ey gözleri alev saçan kartalım!
Çin dağlarında kanat vuracaksın
Dalgalanacak Turan'da bayrağım
İşte o gün sen de bahtiyar olacaksın!
Öfkeyle karıldı bizim tuncumuz
Yıllar torunlarımdır
Asırlar çocuklarım
Yaşımı Allah bilir
Beni bulur her giden
Yüz yirmi dört bin alemden
Hem küçüğüm yeni doğandan
Karanlıklarda boğulan sesime
Soluksuzluk bahşeden Ulu!
Sıyrılıyorum işte karanlık vadilerin
Hicran kümesi ruh çıkmazlarından,
Ve yırtıla yırtıla düşüyorum
Yalın kale kibir burçlarından ..
Çatma kaşın suna yarim
Gelem desem gücüm yoktur
Oy ben ölem suna yarim
Yazım kara suçum yoktur
Kirmeninde eğsen beni
Gün ağarmış ne çıkar
Ezelî karadır yurdumun dağları
Geceler en bozmadır
Siner sokaklara zalımına rüzgar
Yetimiz, garibiz ya vurur
Bağrımıza bağrımıza..
Bir bahar sabahı
Yele versem kendimi
Çekip gitsem uzaklara
Bir yılkıdan geçse yolum
Yüreğimde hasret
Heybemde çocukluğum..
Şansız tarihlidir
Yirminci asrın ilk çeyreği
Kurtulan bir nesil
Kurutulan bin!
Bir göbekli kindar
Hem de ayva tüylü keli
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!