Acı Duvarı
Bir adam…
Anlamadığı yerden vuruldu,
Ve sustuğu yerde öldü.
Hiçbir mahkeme kaydına düşmedi ölümü,
Çünkü suç, kâğıtlara sığmayacak kadar görünmezdi.
Sevmişti…
Kendi canını, kendi uykusunu, kendi gölgesini unuturcasına sevmişti.
Bir gün, bir ayrılık haberi
Gözlerinin içine gömülen bir mezar taşı gibi dikildi karşısına.
Ve o gün, hayallerinin üstüne yağmurlar yağdı,
Saçları, rüzgârın ellerinde
Tek tek savrulan yapraklara döndü.
Bir ihanetin gölgesinde uçup giden ruhunun
Yerine yalnızca, sessizliğin en ağır zinciri kaldı.
Neden?..
Neden bu kadar yaralayıp, parça parça döküp,
Uçurumun en dibine ittin?
Neden geldin masum hayatıma?
Neden darmadağın ettin, altüst ettin,
Ve beni bütün sessizliklere mahkûm ettin?..
Ben ki, bir sözüne dünyaları verirdim,
Bir damla yaşına ölümü göze almıştım.
Kaç paraya sattın benim sevgimi?
Hangi pazarda sergiledin kalbimi?
Hangi kuyumcuda bozdurdun beni
Beş kuruş gibi?
Söyle…
Ağrıma gidiyor.
İsyan edip günaha girmeden önce sen söyle…
Ben seni,
Kendime bile saklamadan sevdim.
Sokağa çıkıp adını bağıracak kadar değil,
İçimde, en gizli dualarıma işleyecek kadar sevdim.
Ve sen…
Adımı bile kirlettin dudaklarında.
Gece olunca,
Bütün şehir uyurken,
Bir tek benim uykumda kanayan yaraların sesi duyuluyordu.
Hangi doktor, hangi ilaç
Unutturur bir ihanetin nabzını?
Hangi mezar,
Kapatır içinde hâlâ atan bir kalbin sesini?
Sen,
Gözlerimin önünde,
Yıllarca sakındığım bir çiçeği
Kökünden söküp,
Başka bir toprağa gömdün.
Ve ben,
O çiçeğin toprağında ölü kaldım.
Bir gün…
Evet, bir gün,
Hakkım olan cevabı alacağım.
Biliyorum, hayat herkesin yüreğine
Kendi bıçaklarını saklar.
Sen de bulacaksın,
Bir gün aynı yerden vurulmanın ne demek olduğunu.
Ve o gün geldiğinde…
Gözlerinin aynasında,
Benim o günkü halimi göreceksin:
Suskun, yıkık, kırılmış,
Ama hâlâ dimdik duran bir kalp.
Çünkü ben,
Senin karanlığında bile kendi ışığımı yakabildim.
Ama şunu bil…
Ben seni affetmedim.
Ve affetmeyeceğim.
Çünkü affetmek,
Yarayı kapatmak değil,
Yaranın üstüne ihanetin gölgesini yeniden örtmek demektir.
Sen bana,
Bir insanın taşıyabileceği en ağır yükü bıraktın:
Yaşarken gömülmek.
Ve ben…
Artık adını bile anmayacağım.
Çünkü bazı isimler,
Dilden değil, kalbin derinliklerinden silinir.
Bil ki,
Toprak bile kabul etmez artık seni.
Ve ben,
En sessiz gecelerde bile,
Sana dair bütün sesleri susturdum.
En son kalan nefesimle bile,
Beni öldürenin sen olduğunu fısıldayacağım hayata.
Ve hayat…
Bunu sana ömür boyu unutturmayacak.
Mehmet bildir
Mehmet BildirKayıt Tarihi : 13.8.2025 03:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!