Aça-76d - Hyboria'dan... Şiiri - Akın Akça

Akın Akça
1865

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Aça-76d - Hyboria'dan...

yere dusmeden kilicimi birakmam!
topunuzdan daha fazla ya$am gücü olan mumyalar gördüm ben
- tarim'in erkekligi! !

Conan the barbarian

-

VALS SALONU

Dans eden kargalar,
yeşile vücut saçlarını boyamışlar!
Konuşan köpek, kara bir kediye soru soruyor, kuyruğuna basınca kazara kabarmayan!
Dinsel notaları bükmeye hazır artık zamanı, Samuel Taylor’un, derinliği çarşafından tabiatın;
Sioux şefi Crazy Horse, elindeki seneti, imzalaması için General Custer’a uzatırken …
Ve boz kurtlar efsanesi yayılıyor.. ince bir sis olup ama;
sesli, apanlı, çağdaşlığından.. bu sefer.. Robert smith’in, ancak hayaller aynı…
Yazılmamış Bumin koşuk veriyor bu sefer eşit kadınından Göktürk’ün, türküsünden……..
Gerçek tablosundan, çorba karmaşasında mevki barındırmayan..
boynuzunda tütsülerde gezegen tutan öküzün ama bir rüyanın ………
Yan odaya geçiyorum, tüm bir göğü döndürürken,
döndürürken Hazerfan, döndürürken Semazen,
ne güzel bu çay içilen: ne güzel bu semaver, çayhanede fokurdayan!
Kuşlar, fırlayıveren havaya, saçılan… saçlar, denizin ıslık mermisinden
ki bu konuşturuyor Vivianne’yi, mağarasını bulması için ormandaki dev odun ağacın
eşiğine çökmüş, tünemiş duran ihtiyar çöreklenme Merlin’i –bu dev vals salonunda! …

Işıklar var, karanlığın içinden, görülesi, Apollo astronotlarının Ay görevinde gördükleri gibi..
Hayaller her yerde. Yoğun, yoğun hayaller, hayaller her yanda! ...
öbek, fark edilmeyi bekleyen ve haz veren ve/ ama ütülü: bekleyen, duran ve/ ama kaçmayan?
Karanlık olduğunu fark ediyorum, yan odada kapıyı arkamdan kapadığımda:
Birden ışıklar yanıyor. Fakat gözlerimi açıyorum, uyanıyorum, belki biraz yorgunum.
Yeniden ağaçlar toplanıyor, biliyorum; hep bir ağızdan o ulu besteyi dile getirmek için –
seslendirmek için! !

Demiştim, işte, Hazerfan orada! buradan göremiyorum, koca salona gelmiş olmalı:
Çekti eline bir sancak.. kulakların pasını siliyor. Şanlı bam telli, çağırdı:
Elli bin kişi uçtu Reading’de; elli bin kişi. Uç ve İngiliz gibi bitir, Türk gibi bitir –
Glastonbury’de tam elli bin kişi sürünmüştü; elli bin kuşu uçtu ve Hazerfan’da (da) !
Yağmur orada kudurdu! ! İnsanlar müzik köyünde gerçekten eğlendi!
Ve selam verdi Wright Kardeşler’e, balonlar içinden, tarihin…
No diet coke, ye paidos; means
adios to ‘adios to paidos’!

KÜÇÜK ODA

Ölge’den elde edilen özgeç ki;
örgüsü öncesinde olayların, öz zaten bulunuyordu.
Yine de bir kararlılık götürdü, güzel olana, kuduran baş eğerliğe.
Mantık karışıyor bu odada bilinçaltı ile, şenlik yapıyor diğerleri Vals salonunda.
Ama bir dakika? Kesildi sesler, açıyorum kapıyı, yoklar! ! neredeler?
Odaya tekrar dönüyorum. Yeniden kapkaranlık, kapanmış ışıklar..
Danteller geliyor aklıma, karşı duvara doğru yürüyorum, duvarda bir tablo görüyorum!
Çerçeveli.. ve kenarları dantelalı, incecik işlenmiş, belli değerli bir sanat eseri:
Kimin elinden çıkmış, belki de kendisine bakan bazı yozlukları yoldan çıkarmış;
Kaç kişi geldi, geçti acaba, gördü bunu ve belki geldi sakata.. da uzattı yol’u!
Hareket hissediyorum birden odanın içinde, havanın kendisi kıpırdıyor sanki:
Moleküler trans’a geçmiş lerin senfonisinde.. transatlantik veya bir anakara..
bla bla; karışıyor düşünceler, yekpare bakıyor pörtlemiş köstebek gözler:
Tablo yere düştü, parçalanmadı, sonra tavana sıçradı! Bir an içinde oldu.
Ve tablodan bir kadın şekillendi. Koşarak Vals salonu kapısına yöneldi
Ve gözden kayboldu. Şaşırmıştım. Oturdum. Oturduğum yerde uyuyakalmışım…
Rüyada bir koridordaydım, tırmanıyordum koridorun birinde kayalıkları.
Halbuki daha önce yapmış olmam lazım gelmez miydi bunu –
Kayalıklardan çıkılarak ulaşılan bu şatodaki gördüğüm rüyada mesken bu olguyu?
Sanki birden tümlenmişim de burada, arıyor gibiyim sezgiyi,
Tırmanıyor gibiyim Eryclea’ngeth Dağı’nı, ulaşıyor gibiyim Icno burçları eteğine
.. ama Vals salonunda bulunmamdan sonra, anlamlı bu olabilir mi?
Bunları bile aklın izdüşümler böyle rüyada oluyor, şu küçük odanın;
İşte koridorda ilerliyorum bir dağınık rüyanın ya da kaosyeni hülyanın!
Çünkü siyah ve beyaz yok, bu derece karıştı.. izdüşümler hatta.
Yine de sürükleniyor bacaklar, toynakları kıvrımlarının düşün’ün.
Bir balıkçı, ortasında kasırganın, kahve
demliyor, balıkçıların köyünün.

YAŞAM

Yaşam nasıldır acaba?
onun balosundan..

Bir tüp:
Tohumunu muhafaza eden bir tüp;
Dal veren evrenimize,
Salındığında!
Birileri fırlatmış onu,
Birileri, asla var olmamış,
Ya da gerçekliğimiz için, burada
bulunmamış (olan)
O ve, tohumu üflemiş
Var olmamışın yok oluş izdüşümünden
Fırlatılan bir tohum, filiz veren..
Dallanası evrenimize!
Sırf yok, Big Bang büyük bebek
Çünkü kabarcık büyüyen karolar….
Bu tablo, bu evrensel budak,
Budaklanıyor, gıdaklarken
Atlas öküzü gibi Dünya uzayını tutan:
Böyle tuhaf, ve böyle zaten yok;
Ama oluşmuş:
Sanki tablonun göz yaşı
Bir fırsat bulduğunda
Bunu harcamamış
Ve kullanmak istemiş –
umut
(nasıldır acaba hayat?)
ve parmaklar ….

Evet, parmaklar dedim:
Parmakları kıpırdıyor tablonun!
O gitmiş hüznün, kaçmış olan;
Demin kapıdan çıkmış olan.
Yakalamak, tutmak istiyor,
kavramak, sanki
kendi orda değilken..
Ve beni büküyor,
Aslında canlanmamış olan –
muhtaç gözüken şekliyle
- umut amaç olduğunda.

TO GREAT NORTH…

ı.
Biz kimiz ki ona kafa tutmaya kalkabiliyoruz?
Değil mi yarattı yeri, göğü ve düşüncelerimizi!
Ve Kull’un batırışını sallapati hazırlayışının,
Atlantis’in; anakara mı yan yatmıştı ama?
Evet, sayabiliyorsun -hayal gücünü- gökteki yıldızları;
O halde tozu da say, avucunun içindekileri, yakındıklarını
Veryansın etmeden, şafak eli ve asilsin! çünkü …

i.i
Histari-chose excaliba, Aarthæ!
Legend-a-gen upon Vanaheim hills of four
of Tor. Time sent warp hath thou the call
to the role! man who wave the planet
thyself proud too.. and melting wind
taking him with his horse…
Onun, tekdüzelikten geçerek ulaştığı sağırlık;
İleri bir düzey metomorfoz ona sundu
Avilion pınarları böyle akar dururdu,
Ve şimdi yine orada, o doğal şelalenin
Altınca.. kovuğun önünde, suların altına
yaslandı.. Banyo yapıyor, sıyrıldığı tozundan
kurumuşun.. ve kör balçığından yağmurun....

i.ii
Tarih seçici, sonraki kalibre, Aarthı;
Efsane-bir-gen, Vanaheim’in üzerine, Tor
tepeleri’ne! ... İş tutmaya, warp’tan zaman çağırıyor,
beklememeye, genç-sen ki sahip çağırışa, role!
Adam ki gezegen dalgalandıran gururlu kendi
başına da..
ve dörtnala gidiyor atının sırtında.
Pınarların çeşmelerinden likit akıyor altın.
Pınarların çeşmeleri değil altın.
Çeşmeler sabit, onlar tahta, onun suyu
Bir tuhaf hobbit, yaldızlı ve/ama yine sapsade,
Avuç içinde kaynak bebek sevgisinin.
*

Sisteki spekülasyonlar! yürüyor onlar, evet!
zaman sarıyor, ne mutlu bize!
Ensesini güneşe kaldırıyor Conan from The ultimate Kimmerland! !
Yüksek tepenin üstünde biri belirdiğinde
Fog diet! Aether and imagination, hold the universal null! !
Arkhe! Vur duvarı, Heracleitos baş tacı ile suyu Thales’in! !
Gümbürtüde çoğalan ritim damlaları gibi onun manastırından bebek-avuç-suyunun! ! !
Önemli olan savunmaksa dürüstlüğü, savaş arzu etmez mangal yürekli;
Yoludur gittiği, ilerlediğiyken onun bileği, ama barışı tarar böyle boz tütsüsü! !
Fanzin out from fanzin “Change the greens with blues! ” said Taliesin!
Doğa büyüktür senin yüz görümlüğün ve sen seversin, onu almak gibi!
Balık tutan karanlık eller, esas, yukarıda beklerler;
Öğüdünü sakla kendine parça biçicisi! İn kör dağdan, nankör; ormana! !
Burada esas kış düşü! Boğumlarının bebeklerin şu yumru bileklerinden;
Beklemişti hep burada, lifsiz pazular, dal budaklayan dalgakıran! ! !
İniyor dağdan, devin köz sözü, işitiliyor
rüzgarında iliştiren aesirin, beklemeyen duraksal zamanın,
ta aşağıdan: buradan! ! veya yeraltından. Çünkü kulaklar böğürtlenler,
böğürüyor katmanlar, toprak salıyor kendini, koşan atlar özgür!
Kull’un nefesinde Crom’u anımsıyor Barbar Conan,
Geçişiyor düşünceler, taşınası yoğun anılar;
Tutuyor bir eliyle kılıcını, kalkansız ve onun.. sırtında koca baltası.
Tanrılardan biri, işte, o, deminki, iniyor dağdan, almak için, hak arayan
Ve onu veren Conan’dan, öcünü! .. su taşıyan gök köpürdü! ! ...
Thx II38 4eb, Elektronların koşturduğu labirenti, açıldı! !
İki görevli robot; ürettirdiklerini tükettirdikleri taşıyorlar bir insani bot! ! !
Yere tükürdü adam, florasan altında mavi ışıltılı koridorun
duvarına yaslanarak lağım çukurundan
tünel üst kapağına değin uzaklaştı –
ebedi yangın merdiveninden
çıkarak, yerin kabuğuna ulaştığı.

Yılan adamlar, yok olsun! ! !
- kaa nama kaa lajerama
I do not like Seth, it’s snake!

İnerken dağdan inenin baltası,
Duvall açtı yer katmanıyla altını yerin ayıran kapağı,
dikine elmanın yarısı, sopası baltanın ayrıldı ikiye,
Sonra yılan gövdesini, eninden dörde!
kılıç koparan düşeş emsalsizi granitten mitsel
düşselin gördüğün ussal kavrayacağın elinde! ! !

Yılandan korkan!
“the mysterious mirrors of kharam akkad”:
Karşında!
Ye onu! !
Ve yerdeki,
Ve ölü büyücü ve aslan, kartal ve yılan
Sembollerini yerdeki……
Kartalı, senin kılıcının kabzası biçimindeki!
Ve kayışı kalkanının, yılan!
Kharam-Akkad to those murdereous mirrors
yalın ama aldatıcı aynalarından- sana çevrili
- Hyborian Age Cimmerian-civilised,
Kalıtı kötü yanının beter
böcek Atlantis’inin,
Yer gök toprak fışkırtan..
yiyeceksin onu! !

'şunu bilin ki prensim, kabaran okyanusların atlantis'i ve onun görkemli kentlerini yutmasından sonra dünyada o güne değin görülmemiş bir çağ başlamıştı. aryas'ın oğullarının doğduğu bu çağda, dünya üzerindeki imparatorluklar ve uygarlıklar, gökteki yıldızların mavi parıltıları kadar dağınık fakat belirgindi. işte bu sıralarda kimmeryalı conan geldi. çelik bilekli elinden kılıcını hiç bırakmayan bu karasaçlı, şahin gözlü yiğit tüm imparatorlukları sandallı ayağının altında çiğnemek istiyordu..'

....... bir nemedya efsanesinden...

-

-
Açıklamalar:

1. Sisteki spekülasyonlar: The Last Samurai filmindeki “02 Specters In The Fog (Hans Zimmer) ” şarkısını dinlerken türetilme.
-
2. Arkhe: ilk çağ felsefesinin ana sorunudur. evrenin temel unsuru anlamına gelir.
thalese göre arkhe sıvı, sudur (bkz: kan) .
anaximenese göre havadır (bkz: nefes almak)
anaximandrosa göre ise herşeyin temeli boşluktur, herşey boşluktadır
(heraklit’e göre ateş)
töz, ana madde, değişenin altında değişmeyen şey.
degisenlerin ozunde degismeden kaldigi varsayilan kavram.
var olmak icin baska bir varliga ihtiyac duymayan asıl varlik..
3. kaa nama kaa lajerama
verilen bir bakiniza ragmen bu, conanin degil, daha ziyade atlantisli barbar kral kull un yilan adamlari insanlardan ayird etmek icin soylettirdigi cumledir. yilan adamlar bu cumleyi soyleyemezler ve insan seklinde kamuflajlari farkedilebilir
eksisozluk
ilk şekil, sevgiyle

Akın Akça
Kayıt Tarihi : 6.1.2005 14:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Akın Akça