bir kurşunmuş saplanan nefesinden
yüreğimi çıkardım da kafesinden
ellerim kırmızı ellerim kan
o çığlık ne! nedir kütürdeyip kopan
hüznün doğumuydu kucağıma akan
koynunda uyuduğum cennetin hûrisi
cehennemlerimi yaktında geldin
sevdama girerken sen
periler perisi
ölmek üzereydim,vaktinde geldin
sevinçli bir hüzünde yüreğim
adımlarken kaldırımlarını
sensiz dar geliyor bu şehir bilsen
sahilinde yağmur saçlarımla konuşurken
elimde kulağım,kulağımda sen
ve ben
seni sayıklar ellerim
hüzün denizimdeki sandalın
küreklerini çekerken
dalgası yüreğime vurur
kırmızı suların
gözlerime vurur
git
gelme rüyalarıma
yanar tenimde ellerin
ellerim yanar teninde
senden çıkartırım acısını bütün yaşanmamışlıkların
gidebildiğince
sana seni anlatmak;
haketmediğim
hak etmediğin mutluluğu yaşamak gibi,
yıllar verilmedi
ömür tükedilmedi uğruna
Gölgenin eli değdi güneşe
Akşamın rengine mahkum her yer
Gözler kalır kumsalda
Yakamozlara eş
Bir de...
Bir de kum gibi kaynayan incili ter.
sen akşam İstanbul ufuklarında
sen kan denizi güneş batımında
yorgun gözlerde bir günün özlemi
akşam seninle gelir sen akşamla
rüzgâr söylüyor bizim şarkımızı
Bir ömrü tüketti kader adına
Uzağında kaldığımız düşler
Yamacından bakarken şimdi,mutluluğa
Bize eyvâh değil
Eyvallah demek düşer
Sitem yok kahır yok hepsini aldın
Vedanı duyunca doldu gözlerim
Duraksız nefesti bir soluk aşkın
Umuda giden yol hüzün KALEMLER
Sigaram küllenmiş masamda kolum
Aslında pek çok defa sizin şiirlerinize ziyarette bulundum ama hiç birine yorum yazısı yazmadan sayfanızdan çıktım.
Kaç defa okudum bilemedim bir çok şiirinizi.
Ama eremedim dizelerinizdeki sırra.
Yazamazdım yorum hiç birinin altına.
Ben okudukça silindi her kelime, uçuştu ekra ...