Bu sabah kalktığımda, yine yoktun yanımda…
özlemin kanıyorken canımda…
oysa, berâberdik bütün gece
Ah bilsen düşlerimde neler yaptık, neler paylaştık seninle…
Yemyeşil ormanlar arasında…
Hayaller demliği; düş sığınağı
Ayrılığın örsü, sevinç ırmağı.
Düşün, düşten süsü; vuslat köprüsü
Ümitler limanı, hasret örtüsü.
Gece saçlarını yaydı gözlere
Aradı gülleri ısrarla, güller
Hüzünlü kâlbini çözdü tellere
İnledi hâlinden, inledi teller.
Güfteler gözyaşı, beste figandı
“Kardeşleri şanlar, hanlar içinde
Can verir kanlarla canlar içinde
Filistin Filistin kanlar içinde
Bir dur diyen yok mu? Allah aşkına!”
Hangi diyar?
Ufuklardan da ötede mi?
Hangi mevsim?
İlkbahar değilse…
Yaz hiç değilse
Mevsimsiz bir ülkede mi?
Buz gibiydi toprak
gökyüzü karmakarışıktı
üşüyordu elleri
bulutların donuk donuktu gözleri
tesadüfen atılmış bir tohumun
beklentisi çok az bir ışıktı
Somurtkan rüzgarların bestesiydi elebaşı duyguları alabora eden yılgınlığın
son mektubunu yazarken karamsarlık
Büzülen bir dalda bir yaprak iç geçirerek ağladı
Sessizliğe,
bir yüreğin çürümüş parçalarıydı
Bir kırmızı gül sarı
Sapsarı duyguları...
Bir sarı gül tozpembe
Rengarenk kaygıları...
Bir tozpembe gül mâvi
Sebebi biziz bil ki, üzgün ise çiçekler!
Aşkımızın gözyaşı, bulutların döktüğü…
Ayrılığı tetikler, korktuğumuz gerçekler!
Yetmez mi, gönlümüzün her ân boynun büktüğü?
Gümüşhane eskiden eskimeyen bir belde
Özelliği bulunmaz, sanmam başka güzelde.
Vadilerin bağrına sığınmış mağdur şehir
Sabrın sevgi kalesi; her zaman mağrur şehir.



-
Mehmet Turgut
Tüm YorumlarBu arkadaşı tanımıyorum