Bilinen bir şeyi yok.
Bırak acısın kalbin..!
Hissizlikten geberen bir sürü insan var bu dünyada..!
Sivan ayının beşin de düşmüşsün beşiğe,
asrı bilmişsin,
Azraili görmüş, gönüllere girmişsin...
Ah be osi !
Herkesi iyi etmişsin de , bir kendine hiçmişsin...
Sonuçları resim olarak çizebilme yeteneğim olsaydı eğer.. Her birinize sonuçların doğuran sebeplerini çizerdim. Görüyorum , biliyorum ama çizemiyorum. Ve cümle hep yetersiz kalıyor. Ama bilin ki sonuç önemini en çokta sebebinden alır.
Ansızın diye bir zaman birimi var aslında. Ansızın oluşan An ve sızın şeklinde devam eden bir birim. Ehh hayat be işte ansızın dahil ettiklerini ansızca azad ediyorsun. Ve bu zaman birimi başka olacak azadlar için; sanisesi tik ve pik yaptikça azgınlaşıp, bütün spiral kaslarıyla dikleşip ter döken bir hal alarak, kendisini hep: Hoş*çakallarla seviştiriyor.
Gece yağan yağmurun, son tanesi,
zafir esmerliğindeki penceremin
eskimiş pervazına henüz değemeden,
belaya meydan okur gibi doğdu yeni güne güneş.
" ... Bugün cumaymış, yarın cumartesi, çoğum gitmişte azım kalmış." Bananesi de, Nazım'dan manyel kalmış bahtıma. "İçimde kızıl bir gül gibi duran zaman" haricinde.
Olsundu güzeldi buda.
…ve ben o gece, bir daha seni asla sevemeyecek olmama ağladım.
Bazen olmaz işte..
Olur diye bildiklerin.
O yâr değil de, oyar oldukların da anlarsın.
Oluk olmanın da manası yok tabi.
İşte tam bu anda ;
yarım olanı bile, tam yapmaya meyli azalan dan,
Ne zaman sevmeye niyetlensem,
ha bir eksik, ha beş fazla
ve
hiç durmadan olanca hızla...
Çatısında buluyorum kendimi,
kendi kimsesizliğimin.
Biletsizim ben.
Haydut bir yolcu.
Hamarat, avanak,
biraz yarım, biraz, çeyrek,
haddızatında tamlaşarak bile T sizim ben.
Ve sen ,
Bir zaman var dı, zamanın için de;
Kendine doğum,
herkese bebek olduğu...
Bir zaman var dı, insanın için de;
Kucağın yuva, bağdaşın sofra kurduğu...
Bir zaman var dı, sevdanın için de;



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!