Güzellik için ;
Ruh satıp , boş bedenleri elden bele dolaştırmanıza gerek yok.
Size güzelliği getirecek olan , tabelalı ruh pazarları değil ;
Ruhuzunuza ne kadar sahip çıktığınız olacaktır.
Ne zaman sevmeye niyetlensem,
ha bir eksik, ha beş fazla
ve
hiç durmadan olanca hızla...
Çatısında buluyorum kendimi,
kendi kimsesizliğimin.
Henüz asmıştı bir kaç yıldız kendini
kızıl göğe.
Aksak beş sokak, bir cadde,
çıkarmak için yetmişti
beni yola bağlayan ayyaş köprüye...
Şu ileri de yanan sarı,
"Her gelen sevmez,
ve
hiç bir seven gitmez.
Bil ki ;
Giden dönüyorsa sevdiğinden değil kaybettiğinden" Demiş, Nazım.
Aslında herkes kendi yükseğinden düşer.
İnsan !
Aldatılıyor, aldanıyor, aldatıyor ve makul !! oluyor..
Zaman geçiyor..
Bıçaklamış haydutlar
karanfili
kan yerinden,
fil ile ezmişler..
Yeri toprağından vurup,
göğe kara çalmışlar.
Az sonra uyanacak,
kalkacak sarı divandan.
Parmak uçlarıyla avucuna dolduracak kimsesizliğini. Gövdesine resimler çizecek, görünemeyenlerine armağan. Saklananlar belirecek.
Sırtlara dönecek ay.
Diller sahiplerine dökecek sevgiyi.
Eller yüreklere püskürecek. Yıkmaya kendinden başlayacak bedenler.
Güzel, neşeli , heyecanlı zamanlar dı. Suskunluğun zamana hakim olduğu , yelkovanın akrebe suskun , gecenin gündüze lâl kaldığı anlardı... Güzel di. Akrep yelkovanı geçti , Saniye akrebe tecavüz etti. Geriye , yarım, yumru süt çatlağı anlar kaldı.
Bir bölü dokuz tam, altı yarım , yedi -ği- çeyrek , kalan. Hiç'te pi.
Seviyorum seni... !!
Kesin ve net ,
diyemiyor be insan .
Kesinligin fayda ,
netliğin hesap kitap olduğu
bu yüzyılda...



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!