gök uçsuz bucaksız olduğu için
dört yana kanat çırpan güvercin
yaşatır sonsuzluğu devingen
yaşatır enginleri gönlünce
yıllanmış şarap gibi doyumsuz
ve düşünlere örnek gibi özgürce
göz gözü görmüyor dışarda
hepsi birer umut, hepsi birer özlem
kuralsız uçuşan kar tanelerinden
dün yağmurlu, ben suskun, anılar ıslak
bugün dirimsel görünüm sezgili penceremde
bahçe duvarları sanki soluksuz ağlamış
yağmuru aradım bulamadım
yağmur senin gözlerinde
soyunmuş ozon kokularından
zamana karşı sere serpe
bir kristal biblo gibi
ışıldıyor gözlerinde
ak zambakların gölgesinde yitirdim gözlerini
bir gök gürültüsü kadar sesli, hem yılgın
geceler bitimsizdir bana, sen de bilirsin
geceler boşluk gibi derindir bana
umutlar kırıktır gecelerde, umutlar mosmor
süre bitti artık yolcuyum ben
ver elini başka diyarlar diyarlar
biraz daha çeyrek kala kurarsam
gözlerimi kaparsam doğaya karşı
anılar avuçlarımda ihtiyarlar
süre bitti artık yolcuyum ben
en acımasız karanlıklardan uyandık sabahlara
bilinçlerimiz ateş yığını, bilinçlerimiz kor
gözlerimiz yitik morumsu beneklerden
ellerimiz bağlanmış evrensel öfkenin düğümüne
vurgunduk, yorgunduk ve öylesine inançlı
vurduk kendimizi toz duman yollara
doğurdum seni ben
okyanusların derininde, kuvözlerde
can suyumla besledim yıllarca
ah ne zordur, bir bilsen
yaşattım seni ben
sırılsıklam zamanların ardından
ışıksız dehlizinde sevisel yorgunluğun
duru umutları damıtır şafak
ve şafağın çelik örsünde yüreğim
kör geceleri aydınlatan bir şamdan
ya da öfkeyle gönenmiş durgunluğun
gün ışığa dönüşür
ışık yüreğe
yürek umudun tomurcuğu
umut dipsiz bir kuyu
yiten sevilerde diz boyu
damla damla çoğalır
içimde bir sonsuz ırmak
dağları, tepeleri aşıp ta
yağmur yüklü bulutlar gibi
deli rüzgarların peşi sıra
göçmen kuşların telaşı aynalara yansır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!