Yalnız bir dağın bakışlarında,
Akşamın git gel nöbeti,
Kalbim göğsüme vuruşlarında,
Heceler ismimi mühür gibi.
Bir gün işte böylesi,
Bir gün doğdum yiten gün ile,
Rüzgârlı dağların dizlerinde,
Yüzü, ensesi, elleri kararmış çocuklar,
Yüreği kararmışların zulmünde,
Göğü kartalsız bırakmayacaklar.
Zamanın beldesine oturmuş
Dinliyorum
Dışarıda bensiz akan bir dünya
Görmüyorum
Sesler birbirlerini boğarken
Herkesin teninde bir telaş
Ardından sabahın ve güneşin,
Ardından acının,
Özgürlük kadar serin,
Bir kapı aralığında,
Eserken nefesin,
Çıkıp geldin onca neşeden.
Münzevi geceler, aralık kapı,
Bir avuç toprak, menzil sırtları,
Dalga dalga düğüm, mavi kurdele,
Kadim tortu eller, mahzen kirlere.
Amansız geceler, pâyânsız setre,
Üstüme deruhte hicranımla durduğum,
Bu kaçıncı cenazedir, baharı sorduğum.
Yüreğime emanet gurbetin kimsesizliğinde,
Adımlarım yâr oluyor şimdi sessizliğimde.
Beni sordular.
Dün gibi hatırlarım.
Tutuşup sağanak altında,
Bulut süvarileri dalga dalga,
Beni sordular, araftayım.
Son sözleriydi denizin.
Sahipsiz dar bir gecenin beşiğinde
Bileklerime inceden mahpusluk ilişmiş
Yalnızlık gölgem kadar serin
Gölgem kadar yanıma dikilmiş
Ayırt etmemişim nahoş sesleri
Bir cocuk tanımış beni geçmişten
Hızlı hızlı çarpıyor saatin,
Makberi yaşatan kalbi,
Başıbozuk hülyalarıyla dönüyor,
Ellerimle kavradığım çemberi.
Hızlı hızlı titriyor sanki,
Çaresiz düşüyor ellerimden,
Bak gözlerime,
Rüzgarlı bir uçurumu,
Ellerinle uyutur gibi,
Sakin ve bitmezcesine,
Bak gözlerime.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!