Yeryüzünde varlığını da yokluğunu da hissetmek aynı gibi.
Ayrıca gözlerini görsem de görmesem de değişmiyor hiçbir şey.
Hani diyorum ya bazen; “keşke yanımda olsan” diye;
Aslında o da boş, hem de kocaman bir “boş”...
Öyle an geldi sen bana hiç tatmadığım huzuru tattırdın,
Yaksın içimi parçalasın yokluğun,
Giderken ellerini ödünç ver bana.
Ateşini de ver sönmesin ateşim,
Ve git şimdi bakmadan arkana.
18–06–2007
Ah o umut dolu, pür telaş lise yılları,
Nerde kaldı toz tutmuş dershane odaları?
Hiç ayrılmadığımız dostlarımız nerdeler?
Nerede uğruna içtiğimiz o sevgililer?
Gül kokularıyla geldin, yıldız yağmurlarıyla,
Üşüyen bedenimi ısıttın yüreğim ellerinde.
Leylim gecelerde hercai gözlerinin baharıyla,
Bir gül açıyor teninin her zerresi ve her yerinde.
Aşka kapısını açmış bu gecikmiş ömrüm,
bir sevgi vardı adı olan sen.
bir sevgi vardı yokluğunla tükenen.
bir sevgi vardı her zaman,
bir sevgi vardı her şeyden geriye kalan.
bir sevgi vardı elini tutacak kadar yakın.
ve bir kadın vardı adı senin adın.
Hayallerle başlamıştı,
Çocuksu hayallerle.
Ne sözler verildi tutulmadı,
Ne yeminler edildi tutulmadı,
Ve bitti sonunda yanlışlarla, acılarla.
Son çırpınışlardı yaptığım.
selam sana!
ey hicranlı yüzünü
dünyaya çevirmiş biçare,
gülmek için son bir umutla
avuçlarını semaya diken beyhude
bu dünyada mutluluk niye,
Aşkımız sevdamızın masalıydı,
Her gece birbirimize anlattığımız.
Aşkımız, belki biraz tasalıydı,
Her anında kendimizi ağlattığımız.
Aşkımız, varlığımızdı ellerimizde,
Bir ölüm sessizliği kaplar ya içini sevgili,
Hani saçların yanar,
Kulakların uğuldar ya.
Sonra, bir gemi gelir,
Dalgalar sahilde ismine sığınırken,
İsminin yanındaki ismimi siler ya,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!