Çayın rengine kırmızı dersem,
Dur durak bilmiyor heceler,
Sahi gönül bağına kan kırmızı desem
Dururmu ,sevgi yüklü notalar.
Yesillige boy vermiş bu şelaleler,
Saçlarımdaki aklar düşünce nehre,
Feleğin çemberinde
çırpınıp durma .
Felek aşmışsa yedi cihanı ,
gelip yine de seni bulur .
Amel defterinde ki hesap
kamburlaşır sırtım bu güvertede.
Sevgi kitaplarını toplayan
Kütüphanem
Hastalığımı geçiren
Şifahanem
Hayat yolunda savaştığım yolda
Cephanem
Avuçlarında güneş doğuyor annem.
Senin merhametin mi tohum olup yeşerdi ?
Gözlerim yaşlarla doluyor annem, sana ektiğim çiçeklerim kalbindeki güzelliklerle
yeşerdi annem.
Bulutlarlardan korkuyorum annem,
kararınca içimde bir dert doğurur diye .
Kimdir cennet müjdesine kutlu hadisle eren?
Toprak gibi, hava gibi, su gibi hayat veren .
Annem güneş doğmadan başaklara boy veren ...
Kalbinle mi büyüttün içimdeki sevgiyi ?
Bu sabah güneşi gördüm pencereden annem.
O doğdu, ben seni andım yüreğim ferahladı.
Adını bile koyamadığın, boğunçla
Hıçkıran bir hüzün
Çiçeklere, dokunurken kırılan yaprakların
Ellerinde, ufalanması yağmur damlasının
Yalnızlığı.
Duvarlara astığım portren, sanki anlatıyordu!
Bu yazılanlarda akşam okunan bir sela gibi
düşüncelerimde hüngür hüngür bağırdı
İnsanoğluna.
Bu akşamda
Uzva çekilmiş hayellerimin peşinde olan
Ciğerimin köşesinde sıkışmış iyiliklerim hüngür hüngür ağlamaya başladı
Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boynumun
Eğrisi!
Kanayan bir yara gördümü,
İnler ciğerimin
Yarası.
Gözlerimde kesilir bakışlarının keskin
Hep gençlik çığlıkları hatırlarım
Göğüsleri yırtık gözleri kapalı
Hep aynı yaşamdan
Sinemi çekerim duvarların
Arkasında olan gölgelerin
Çığlıklarında.
Çık gel artık ,
her ağacın altında yazdığım şiir ol .
Dert ağimda gönlüme derman,
dünya özünde gözüme ömür ol.
Çık gel artik,
özüm kanaya kanaya kalbimde yara bağlar.



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!