-Rahşan´a-
akşam kapı eşiğinde bir terli giysi gibi
soyunmak vardı derdinden evrenin
bir entari serinliğini giyinmek
kendi derdini tespih gibi çekmek elinde
yeşildir artık yüreğinde kara bulut
bugün anneler günü annem beni unut
evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
Devamını Oku
bugün anneler günü annem beni unut
evde acılar koynuna yangelip yatmış
inadına giyin sen de mayısa batmış
yürü sokakta çocukların düşü aksın
Başbakanlıktan, sade bir insan gibi yaşamak özlemi, derin insan özünü kabul etmiş şahsiyette mevcut..
Örneğin Ecevit gibi..
Siz hiç ilkel ve orta çağda ve 20. yüzyılın Nazizminde ve 21. yüzyılın Arap cuntacılarında/halk ayaklanmalarında imamları ve diktatörleri, din borazanlığı yapan şeyh/şıh/şah ve hükümdarlarında bu arzuyu hissetiniz mi, gördünüz mü, duydunuz mu?…
EVET..evet ben çok dudum…AMA sonuçta heb yalan ve düzenbazlılar gördüm..UYGULAMA ve GERÇEĞİN de bu düzenbazların hiç birinin kendi vicdanıyla gittiğini görmedim..YA halk tarafından asıldılar, ya linç edildiler ya da kendi kendilerini beyniden vurup gaz dökülüp yandılar!..
Bu tipler çünkü elinde ki güç artıkça dünyayı ben yaratım diyenin ya kardeşi, ya amacası ya da baba-anası ya da ateşi..toparağı suyu olan şizöfren kişilik sabuklamasına girip kendilerini ya peygamber ya da Tanrı görenler..
Koltuklarını devan ettirmede ha bire kendilerine bahane yaratan fabrika makinaları..
İnsan beden yürek, beyin işlev/davranış bilimi, antropoloji ve insan psikolojisine de hıklardan, şıhlardan, şuhlardan başkaca tanım getiremediklerinden evet tam şizöfren tanımla tarih heb tekerrür ediyor bu tiplere..
Bu saplantıyı şimdiye değin ne bir Hıristiyanlık, Yahudilik ve ne de bir başka din tam tanım getiremezken Bilim ve insan psikolojisi..ve kuramcıları deneylere şizofren tanımı getirmişler..
Maslow, E. Formm..Engin Geçtan mesela..ama onlar da kimi komünist ve kimi ise özgür beyinli yazar..Denip onlarca hakaretler cenmaat borazanlarından geliyor!
Beyin kafada dolaşan bizlere soru şu?.. Bilmem hangi cemaatın imamını hepimiz biliriz..Peki beyin işlevinizi deneysel ve insan verileriyle kanıtlarla, kuramlarla yazar Engin Geçtan´ı örnek kaç kişi biliriz?
Bu yazarı bilmeniz için illaha ki dr. prof ya da psikoloji dalında üniversite öğrencisi olmanız gerekmiyor..
Evet Ecevit´in şiirini eşiyle birlikte sade bir insan olarak yaşam özlemi ile ilhama ve beyin süzgeci ürtemine Başbakan olarak şiirleştirmek başka… minareleri süngüler olarak düzeni yıkıp kendi ümmetci takunyalı hükümdarlığı hortlatmak içerikli şiir okumak yine başka…
Ve o takunyayı başına geçiren tek yanılmayan halk ve tarih olacak!
Ele ders(!) vereceğim derken ters veren edepsiz edebiyatçı ve şuursuz şair'e;
Kitabi ve Nebevi kıstaslara göre;O dediğin tabire uygun ve vasıflara haiz birisiysem, Allah beni dediğin gibi esfel-i safiline düşmeye mahkum etsin! Ama o vasıflarla muttasıf bir bedbaht değilsem; Rabbim onu diyen bedbahtlara mümkünse hidayet versin! Şayet hidayete liyakatı olmayan yılan tiynetli bir münafıksa onu bahsini ettiği esfellerin esfeline ebediyyen mahkum etsin!
Aminnn, bi-hürmetil seyyidil mürselin!
Meneviş Köylü hanım; Lütfen İfrit kesilmeyin, Melek kesilin! Bura da yeterince ifrit var zaten! Bizim gerçek meleklere ve aklı başında kalbi yerinde ehl-i iman ve ehl-i insaf insanlara, şuur-u hakikiyle şuurlanmış şairlere ihtiyacımız var! Ve o dediğiniz saygıyı lütfen önce siz kendiniz uygulayın! Sabah ki mesajınızda hocalar hakkında ne yazdığınızı bir der-hatır edin önce! Siz Alime, dindara ta'n ederken dindarın sevmediği birinin sevmediği gayr-i islami ve gayr-i insani huylarından bahsetmesi sizi niye bu kadar celallendiriyor efendim? Lütfen akl-ı selimle düşünün ve bir vatandaşın en tabi hakkı olan sevip sevmeme tercihine saygılı olun! Yoksa ben sizlerin bu hallerinizden kaygılı olmaya başlayacağım!
Beray-ı malumat!
Gıybet hakkında beyanlarda bulunan arkadaşım! Gıybetin istisna-i olduğu yani birinin gıyabında konuşunca gıybet olmadığı kimselerden birisi de Fasık-ı mütecahirdir ki, fısk ve günahı aşikare işleyen demektir!
'Ölülerinizi hayırla yad ediniz' emri ise; sizin inancınızda olan muttaki ve salih kimseleri , yani hayırlı kimseleri hayırla yad edin demektir! Yoksa; her ölüyü öyle yad edin manası yok orada!
Kerbela'da Hazreti Hüseyini şehid edenleri ve ettirenleri lanetle anarken onlara rahmet okumanın yanlışlığına vurgu yaparken, Kitabın kesin hükmüne rağmen gayr-i müslimi kardeş ilan etmek o ayetin hükmünü inkar etmektir! Ayeti inkar edene ne denir?
Örtünmek yine kitapla, ayetle sabit bir hükümken onu icra eden kendi seviyesinde(milletvekili)olan bayanı hiç bir kanun ve yasa olmamasına rağmen mecliste linç kampanyasına tabi tutmak ne demek? Ve bunları yapana ne denir? Takdir gerçekten insaflı ve imanlı kıstası olanlarındır! Biz de zaten;' Allah(cc)ın huzuruna gitti layık olduğu muameleyi görüyordur' dedik! Lanet mi okuduk, küfür mü ettik ki linç kampanyası başlatıyorsunuz?
Hiç kimse hiç kimseyi, sevmediği birini sevmeye ve rahmet okutmaya zorlayamaz! Bu hem demokrasiye, hem vicdana hem de Dine mugayirdir! Ve ben bu gibi kimseleri sevmiyorum ve sevmiyeceğim! Zira Ayet-i Kerime, bütün Mü'minlere;' EL !HUBBU LİLLAH, VEL BUĞZU FİLLAH!' Yani; 'ALLAH İÇİN SEVİNİZ VE ALLAH İÇİN BUĞZEDİNİZ!' Diyor! Hiç bir ayette ve hadiste;' EL HUBBU FİSSİYASETİ VEL BUĞZU LİSSİYASETİ'-(SİYASET İÇİN SEVİNİZ, VE SİYASET İÇİN BUĞZEDİNİZ !) demiyor!
VESSELAMÜ ALA MENİTTEBEEL HUDA!-ALLAH(CC)IN SELAMI ONA TABİ OLANLARIN ÜZERİNE OLSUN!
Cihat bey;
her gün türlü KIYAMET kopuyor farkinda degilsiniz. farkinda degilsiniz cünkü, sergilediginiz tavir yanlis. sizin inancinizdan baska inanclar var Cihat bey, sizden baska insanlar var.
siz böyle yaptikca biz ifrit kesiliyoruz Cihat bey, lütfen... birakin Allah bildigi gibi yapsin. hem sizi, hem de bizi.
iyi günler,
Şaşılası dünya da şakşakcı olmadan, gösterişten, han-hamam, para-puldan kendini arındırmış ve en sade saf kişililikli başbakan ünvanına sahip bir kişiliğe rağmen böyle bir şiir..
Şiir, tutkunuyla, sevdalıysıyla daha da sade, birer işçi-emekci ya da bir köylü gibi yün ören bir kadın, kahvede tespih çeken bir erkek gibi bir yaşam arzusu içselliğine dışa vurum olarak karşımızada duruyor.
İyi de neden bu derin arzu?.. Vicadanlıysa başbakan olan bir insan, hep toplumsal sorunları düşünme, onları kafaya takma ve hep onları çözümleme ile muşgulde ondan..Vicdan ne bir villa, ne de bir hükümdarlık peşinde olmaya fırsat vermezde ondan..
Ve bu vicdan bir de bulunduğu ünvanın ağır sorumluluğu nedeniyle artık YAPAMADIKLARINI da içselleştirmiş ve çıkışı içsel dengeyi ancak şiir yazrak sağlıyor.
Evet başbakan kendi dünyalık zenginlik peşinde değil..Şiir yazıyor.. Ve ama Şiir okumuyor..
Şiir yazmak ve şiir okumak …Arada ki fark bir uçurum..
Ne rahmetli Ecevit’i ne de Rahşan hanımı kişiliksel olarak tanımam..Bunu demem şundan ki onlara görüşüm kişilik boyutlarına olamaz..
Ancak onların toplumda ki ünvan ve foksiyonları algımla fikir ifade edebilirim..
..Ki sanıyorum yine bu sade ve insan güzeli başbakan, sanıyorum hiç ama hiç bilincinde olmadığı bir dönemde o ağır sorumluluğu tamamen öyle bir ters etki yaptıkı.. evet o son dönmede istifa etmeyişi ve bunda Rahşan hanımın mutlaka büyük rolü, biz halka ve Türkiye’ye büyük kayıplara neden oldu..
Yurdumuzun gerçek demokrasi ve halkların kardeşliği sürecinde ilerleyeceğine.., yerine şimdi takunyalıların hükmü ve nerdeyse onların esiri gibi hareket eden koyunlarla.. evet bu villa, han/hamam takı-pırlanta hükümdarlıkla sadece içsel denge ve doyumlarını yapma peşinde koşan takunyalı takım zümrelerin yörüngesini girdi…
Ama her çıkışın bir inişi vardır…Aynı karaoğlan gibi..Ve Bu siyasi ünvanına sadeliği ve vicdanlılığını ve şair kişiliğini sevdiğim ama o son icraatlarını Rahşan hanım beraberinde red ettiğim sayın Ecevit ne diyeyim siz o güzel sade insanlığınızla rahat uyuyun..
Bir gün gelecek hatanı onlarca yıl sürsede telafi edecek, biz halk düzeltecek ve senin gibi vicdanlı Başbakanlar üreteceğiz. Ve ama mutlaka icraatlarında kesinlikle takunyalılara fırsat vermek çekirdeği dâhi olmayan bilinçle mutlaka hakı-hakka ve halka dönük olarak!
Saygıyla..
Not: sayın küçük, orta ve büyük beyinler..niyetim burda tartışma yartamak değil..görüşümü dile gelmek…bunu dikkate almanızı istirham eder başarılar dilerim..
Hakkın rahmetine kavuşmuş bir insanı yerecek kadar inancı
zayıf,aynı sitede duygularını paylaşan arkadaşlarını kıracak kadar duygusuz.....
İşte bu sayfada şiirlerimizi okuyan evlatlarımıza çizdiğimiz
ŞAİR profili....
Gerçekler kalmasın Allah'ım, hiç bir zaman nihan...
Yellenenler var ise hacı yağı da sürülsün heman...
Gül yağı ,gül suyu,parfüm de olur bu işe derman...
Yellenene göz yumup parfümcüye kızan olur pişman...
Kitabını aldım demiş...Okumuş mu acaba...Ne mümkün...Sen bu inceliğe ancak okuyup müspet düşünceler söylediğinde kan...
Saygı ile..
Bu 'Günün Şiiri', bana bir görev yükledi; kaçınamam. 1974 yılında, şair Bülent ECEVİT'e ikinci şiir kitabım Bekleyiş'i göndermiştim. Onca işi arasında üşenmeyip, bir mektupla duygularını iletmişti. Antoloji.com/da kayıtlı:
'Göndermek inceliğinde bulunduğunuz 'Bekleyiş' adlı kitabınızı aldım. İlginiz için içtenlikle teşekkür ederim.
Başarılar ve mutluluklar dileğiyle saygılar sunarım.'
*ECEVİT Bülent: Şair- Başbakan*
Bu 'Günün Şairi' ve şiiri hakkında ne söylesem, yavan kalır diye çekiniyorum. Şunu inançla söyleyebilim ki örnek insan ve örnek politikacı olarak insanları büyülemiştir. Yapmacıksız insan sevgisiyle yüreğini çalkalar, şiirler yazardı.
Ulu insan ve şair Bülent ECEVİT'e, rahmet diliyorum.
*Nadir ŞENER HATUNOĞLU: matematikçi-bilim uzmanı*
Bu şiir ile ilgili 53 tane yorum bulunmakta