Benim neler çektiğimi
Neler yaşadığımı kimseler bilmez
Hıçkırıklarım duyulmasın diye
Geceleri yastığıma ağzımı kapatır
Zalimlerin zulmüne isyan ederim
Kafamı takmıyorum arkamdan konuşanlara
Biliyorum kim dost, kim düşman
Kimin ne istediklerini
Düşüncelerini okuyorum gözlerinden
Anlaya biliyorum vücut lisanından
Ortamlarda kabadayılığa özenen
Kediden korkup kaçanları
Menfaati için ceketine ayak tozu silenleri
Garibin fukaranın aşını ekmeğini yiyenleri
Helali haramı düşünmeden sofra kuranları
Depreştirirsek geçmişte kalmış konuyu
Saygısızca vururuz birbirimize sille yumruğu
Acı aynı acı giderilmez kucaklaşıp sarılmayla
Boşa koşmayalım yolun sonu belirsiz karanlıksa
Yeniden el sıkışıp, sevip sarmaya güç yeter mi?
Siz hiç yudum, yudum içerken
Sabahı özlediniz mi?
Güneşin doğuşuna yüzünü dönüp
Yaratana şükrettiniz mi?
Elinizde kazma kürek
Purluk ta tirizme yaparken
Yaradana kurban olduğum
Daima gül gözümün nuru
Her zaman gül
Yüreğimizdeki bağlar yeşersin
Hanemiz neşelensin
Gözlerim görmüyor artık dünyayı
Benim için gündüzüm gecem hep aynı
Uzaklardan horozların sesini duyar ürperir
Anlarım o zaman yeni bir günün doğduğunu
Benim ne gecem var ne de gündüzüm
Kapım sana her gün acık
Gecem gündüzüm karanlık
Çok deli kanlılar sana âşık
Güneş doğmaz mı bahtıma
Güzel gözlüm bir tanemsin
HALDEN ANLAYIN
Gerçek yaşamı hissedebiliyor muyuz
Açlıkla yoklukla savaşmayı
Günlerce bir lokma ekmek yemeden
Yalnızca çeşmelerden avuç, avuç
Huzurlu ve görkemliydi bakışların
Güneşin terleten sıcaklığında
Yelpazeydi sacların
Konuştukça huzur bulurdum
Ayırmazdım gözlerimi gözlerinden
Baktıkça gözlerine
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!