Benzemez ki sana kokladığım güller
Benzemez ki eline, tutuğum eller
Sıcacık ellerin vardı şimdi soğudu mu?
Ellerin elimde dolaşırdık şimdi kimle
Anlatsam sana çektiğim çileyi ıstırabı
Güneş pırıl, pırıl,
Masmavi gökyüzü
Köyümüz üstüne
Gecenin karanlık rengi çöktü çökecek
Uzaktan
Tüyleri diken, diken eden çığlık sesleri
Bu gün kar yağıyor şehrin her yerine
Belki de olur kırk elli santimetre
Kimin içine sığmaz oldu sevinci mutluluğu
Kimi evinde hapis kalmışçasına öfkeli ve üzgün
Nasıl umut ederseniz öyle yaşayın düşlerinizde
Hani şunun şurasında ne kaldı
Nasıl anlatayım sana sevgimi
Dinlersen anlatırım sana derdimi
Karşımda öfkenle şaşırtma benliğimi
Dilim tutulur sıralayamam sözlerimi
Vasıf der kapatma defteri daha çok erken
Sofrana koyduğun aşın azaldı mı?
Kuruşların akarı membadan kurudu mu?
Belki bu gün belki yarın serveti sıfırlaman
Şimdi dostlarına iftiralar attığın doğrumu
Garibanların rızkıyla sofranı donattın
Sabah güneşinin şavkı düşmüş kapım önüne
Kapım çalındı, gelen bir dosttur bu saatte
Dara düşmüş seven bir yürektir o mutlaka
Acın kapıyı, hoş sedayla karşılayalım ayakta
Otursun huzurla nefes alsın bi hele
Akıllının ’da yolu düşer yokluk hanına
Kuru ekmek bandırır bardaktaki suyuna
Durmaz düşünür yol arar yıldızların altında
Papatya falı bakmaz işi bırakmaz şansına
Bilir sabır ve sükûnet yaşamın gerçek ilacı
Bir gün yolculuk bitecek gönül kırmayın
Gönüllerden uzaklaşıp aşka hasret kalmayın
Yenen lokmaların tadını unutmayın
Vuslat vakti yaklaşınca keşke demeyin
Aşklar yalan derlerse söyleyene inanmayın
Yaş yirmi iken daha yolun başında herkes
Hayata ilk adım atışlarımız tozpembe
Evvel zaman içinde
Bende yirmi yaşlarının
Güzelliğini cazibesini
Mutluluğunu huzurunu yaşayıp gördüm
Sacının teline nazar değmesin
O güzel gözlerin başkasına bakmasın
Aşk dolu kalbine hüsran dolmasın
Ölsem de sevdiğim gam yemez gönlüm
Vasıf’ım güneş yalnız sende doğsun
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!