Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa…
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Öfkelerim kadar küçük bu gece çığlığı
Düşlerim kadar büyük
Duygularım kadar karmaşık nasıl anlatsam
Çıksam şimdi çöl suskunu sokaklara
Dallara yürüyen sular gibi çıldırsam
Baharı muştulamak adına kapılar çalsam
Hangi ana böler ki uykularını
Özgürlüğü yeryüzüne bayrak yapsam
Hiç mi hiç sevmiyorum yorgun yağmurları
Ne kırları çıldırtıyor ne dağları
Yağdı mı Toroslarca yağmalı yağmur
Seller coşturup barajlar taşırmalı
Bir yudum su demekten aciz yürekler
Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı
Ey ateşe sürülmüş ölümler ülkesi
Ufuk çizgilerinde silikleşen anılar
Kutsal soygunlar yasal vurgunlar
Çöplük kumbaralarda biriken çocuklar
Hiçbir dilden
Hiçbir sözcük yetmiyor anlatmaya bu akşam
Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık
Belirsiz bir hüzün çiseliyor yine
Düş yorgunu kirpiklerden akşam üstüne
Kaya çatlağında köknar çılgınlığı benimki
Kıraçlara kahreden tohum dargınlığı
Yağmursuz gülmeyi bilmiyor ki kuraklık
Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam
Bu akşam hiç yaşamamış olsam
Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya
Beynime sıksam
Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam
Adnan Yücel
ÜŞÜYORUM
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
Farabi'ye göre siyaset bilimdir, sanattır ve bilgeliktir.
Bugün sıkça kullandığımız sözlük anlamı “idare etmek”, “düzene koymak”, “yönetmek”,
“her işi güzelce görüp- gözeterek nizama ve intizama sokmak” olan siyaseti
Farabi şöyle açıklar;
“insan kazanımına dayalı tüm gönüllü (iradi) davranış; iyi
nitelik, huy, mizaç ve yeteneklerin hepsinin tek bir insanda bulunması ve
bunları kullanması imkansızdır. Ancak bunlar toplulukta gerçekleşir ve davranış
haline gelir. Gönüllü iş, davranış ve yeteneklerle hedeflenen amaca, sonuçta
toplulukta ulaşılır. Topluluklarda ortak olarak kullanılmak amacıyla dağıtılması
gereken iş ve yetenekleri yerleştirme
ve bunların sürekliliğini onlarda kalacak biçimde korumaya çalışma
bir başkanlıkla sağlanır.
Bu nitelik ve yetenekleri onlarda yerleştiren, yatkınlaştıran
ve koruyan başkanlık ise, bir meslek, bir sanat, bir yetenek ve bir yetiyle
olabilir.
İşte bu meslek, başkanlık mesleğidir. İnsanın meliklik yani başkanlık
yerine istediği adla anabileceği bir meslektir. Siyaset bu mesleği yapmaktır. Bu
mesleği yapmak demek; adı geçen nitelik ve yetenekleri ilinde yerleştiren,
onlarda bunların sürekliliğini sağlayan ve koruyan davranışları yapmaktır. Bu
meslek, öncelikle yerleştirmeyi sonra da korumayı sağlayan tüm davranışların
bilgisiyle olur.
Siyaset, erdemli siyaset, erdemsiz siyaset adıyla ikiye ayrılır. Ancak
bunların birbiriyle genel bir ad olan siyaset sözünden başka ortak yanları
yoktur.
Eğer, bu mesleği “mutlak biçimde iyi olan ve bizzat kendisi ve özü için
istenen ve insanın yetkinleşmesinin en son noktası olan “en yüksek mutluluğa”
saadetü’l kusva’ya yani “kutlu kut”a ulaşma nedeni olarak iyi nitelik ve
yetenekleri ilde / devlette /medinede yerleştiren ve onlarda muhafaza eden
başkanlık ve bu başkanlığın var olmasına neden olan başkanlık mesleğinden
doğan siyaset “erdemli siyaset”tir yani siyasetü’l fazıladır.
Yok eğer, gerçek mutluluk olmadığı halde mutluluk sanılan halkına iyilik
ve hayır adına verdiği mal- mülk (servet), haz ve tatlar veya şan- şöhret, insanın
saygı ve hürmet görmesi yahut bu dünya hayatında istenecek ve elde edilecek
türden daha başka şeylerden ibaret olan sanılı mutluluğa ulaşma nedeni olarak
nitelik, iş, davranış ve yetenekleri devlette / ilde yerleştiren ve onlarda muhafaza
eden başkanlık ve bu başkanlık mesleğinden doğan siyaset, kara /kötü siyasettir
yani siyasetü’l cahiliyye’dir.
şu an ne dinliyorum
14.06.2022 - 13:01Yağmurun sesini..
serbest kürsü
02.04.2022 - 00:01Yeryüzü Aşkın Yüzü Oluncaya Dek
Aşksız ve paramparçaydı yaşam
bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
aşk ile sevmek bir güzelliği
ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
işte yüzünde badem çiçekleri
saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
sen misin seni sevdiğim o kavga,
sen o kavganın güzelliği misin yoksa…
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
bir kavganın güzelliğinde sevdim.
bin kez budadılar körpe dallarımızı
bin kez kırdılar.
yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
bin kez korkuya boğdular zamanı
bin kez ölümlediler
yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
ellerimiz, taşın ve toprağın elleri.
yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
törenlerle dikilirdik burçlarınıza.
türküler söylerdik hep aynı telden
aynı sesten, aynı yürekten
dağlara biz verirdik morluğunu,
henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz
Ne gün batışı ölümlerin üzüncüne
ne tan atışı doğumların sevincine
ey bir elinde mezarcılar yaratan,
bir elinde ebeler koşturan doğa
bu seslenişimiz yalnızca sana
yaşamasına yaşıyoruz ya güzelliğini
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Saraylar saltanatlar çöker
kan susar birgün
zulüm biter.
menekşelerde açılır üstümüzde
leylaklarda güler.
bugünlerden geriye,
bir yarına gidenler kalır
bir de yarınlar için direnenler…
Şiirler doğacak kıvamda yine
duygular yeniden yağacak kıvamda.
ve yürek,
imgelerin en ulaşılmaz doruğunda.
ey herşey bitti diyenler
korkunun sofrasında yılgınlık yiyenler.
ne kırlarda direnen çiçekler
ne kentlerde devleşen öfkeler
henüz elveda demediler.
bitmedi daha sürüyor o kavga
ve sürecek
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!
Adnan Yücel
serbest kürsü
01.04.2022 - 23:10Siyaha siyah, beyaza beyaz dediğim yazılarımı bile
Bu beğen beğenme seçeneklerinden sürekli beğenmeyen biri var burda.
Kimdir o nasıl görebilirim bulabilirim???
serbest kürsü
30.03.2022 - 23:03Öfkelerim kadar küçük bu gece çığlığı
Düşlerim kadar büyük
Duygularım kadar karmaşık nasıl anlatsam
Çıksam şimdi çöl suskunu sokaklara
Dallara yürüyen sular gibi çıldırsam
Baharı muştulamak adına kapılar çalsam
Hangi ana böler ki uykularını
Özgürlüğü yeryüzüne bayrak yapsam
Hiç mi hiç sevmiyorum yorgun yağmurları
Ne kırları çıldırtıyor ne dağları
Yağdı mı Toroslarca yağmalı yağmur
Seller coşturup barajlar taşırmalı
Bir yudum su demekten aciz yürekler
Ya ses verip haykırmalı ya boğulmalı
Ey ateşe sürülmüş ölümler ülkesi
Ufuk çizgilerinde silikleşen anılar
Kutsal soygunlar yasal vurgunlar
Çöplük kumbaralarda biriken çocuklar
Hiçbir dilden
Hiçbir sözcük yetmiyor anlatmaya bu akşam
Kuş kanadında bir bulut mu yalnızlık
Belirsiz bir hüzün çiseliyor yine
Düş yorgunu kirpiklerden akşam üstüne
Kaya çatlağında köknar çılgınlığı benimki
Kıraçlara kahreden tohum dargınlığı
Yağmursuz gülmeyi bilmiyor ki kuraklık
Beynimi yüreğime nasıl haykırsam bu akşam
Bu akşam hiç yaşamamış olsam
Bir badem çiçeği sürsem şimdi namluya
Beynime sıksam
Ölümüm bahar olsa nasıl anlaşılsam
Adnan Yücel
serbest kürsü
25.03.2022 - 01:49ÜŞÜYORUM
Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum..
Muhsin YAZICIOĞLU
serbest kürsü
23.03.2022 - 20:00Hicran Hicran bana aşkından kalan..
serbest kürsü
28.02.2022 - 21:37İnsanlık erdemini yitirmemek önemli.
serbest kürsü
28.02.2022 - 21:36Kendi düşüncelerini
karşı tarafa kabul ettirme
SAVAŞI içerisinde
BARIŞ istemeler.
:))
serbest kürsü
23.02.2022 - 12:37Köy yanar deli taranır :))
şu an ne dinliyorum
22.02.2022 - 22:55serbest kürsü
22.02.2022 - 20:14Farabi'ye göre siyaset bilimdir, sanattır ve bilgeliktir.
Bugün sıkça kullandığımız sözlük anlamı “idare etmek”, “düzene koymak”, “yönetmek”,
“her işi güzelce görüp- gözeterek nizama ve intizama sokmak” olan siyaseti
Farabi şöyle açıklar;
“insan kazanımına dayalı tüm gönüllü (iradi) davranış; iyi
nitelik, huy, mizaç ve yeteneklerin hepsinin tek bir insanda bulunması ve
bunları kullanması imkansızdır. Ancak bunlar toplulukta gerçekleşir ve davranış
haline gelir. Gönüllü iş, davranış ve yeteneklerle hedeflenen amaca, sonuçta
toplulukta ulaşılır. Topluluklarda ortak olarak kullanılmak amacıyla dağıtılması
gereken iş ve yetenekleri yerleştirme
ve bunların sürekliliğini onlarda kalacak biçimde korumaya çalışma
bir başkanlıkla sağlanır.
Bu nitelik ve yetenekleri onlarda yerleştiren, yatkınlaştıran
ve koruyan başkanlık ise, bir meslek, bir sanat, bir yetenek ve bir yetiyle
olabilir.
İşte bu meslek, başkanlık mesleğidir. İnsanın meliklik yani başkanlık
yerine istediği adla anabileceği bir meslektir. Siyaset bu mesleği yapmaktır. Bu
mesleği yapmak demek; adı geçen nitelik ve yetenekleri ilinde yerleştiren,
onlarda bunların sürekliliğini sağlayan ve koruyan davranışları yapmaktır. Bu
meslek, öncelikle yerleştirmeyi sonra da korumayı sağlayan tüm davranışların
bilgisiyle olur.
Siyaset, erdemli siyaset, erdemsiz siyaset adıyla ikiye ayrılır. Ancak
bunların birbiriyle genel bir ad olan siyaset sözünden başka ortak yanları
yoktur.
Eğer, bu mesleği “mutlak biçimde iyi olan ve bizzat kendisi ve özü için
istenen ve insanın yetkinleşmesinin en son noktası olan “en yüksek mutluluğa”
saadetü’l kusva’ya yani “kutlu kut”a ulaşma nedeni olarak iyi nitelik ve
yetenekleri ilde / devlette /medinede yerleştiren ve onlarda muhafaza eden
başkanlık ve bu başkanlığın var olmasına neden olan başkanlık mesleğinden
doğan siyaset “erdemli siyaset”tir yani siyasetü’l fazıladır.
Yok eğer, gerçek mutluluk olmadığı halde mutluluk sanılan halkına iyilik
ve hayır adına verdiği mal- mülk (servet), haz ve tatlar veya şan- şöhret, insanın
saygı ve hürmet görmesi yahut bu dünya hayatında istenecek ve elde edilecek
türden daha başka şeylerden ibaret olan sanılı mutluluğa ulaşma nedeni olarak
nitelik, iş, davranış ve yetenekleri devlette / ilde yerleştiren ve onlarda muhafaza
eden başkanlık ve bu başkanlık mesleğinden doğan siyaset, kara /kötü siyasettir
yani siyasetü’l cahiliyye’dir.
serbest kürsü
22.02.2022 - 19:21Alıntı ile cevap özelliği bari olsa.
serbest kürsü
22.02.2022 - 11:18Bu da dahil bütün genellemeler yanlıştır.
Ve sonra dedim ki
19.02.2022 - 00:12Hoyrat vurmuş bağlarında
Gül kurumuş dallarında
Kargun vurmuş dağlarında
Zar etme bülbül
Koca dünyayı başıma
Dar etme bülbül
Ve sonra dedim ki
19.02.2022 - 00:11Dertlerim var dizim dizim
Yaralarım sızım sızım
Gel ağlama iki gözüm
Zar etme bülbül
Koca dünyayı başıma
Dar etme bülbül
Ve sonra dedim ki
19.02.2022 - 00:09Kurumuş viran bahçemde
Seslen baykuşa son demde
Kan toplanmış hançeremde
Zar etme bülbül
Koca dünyayı başıma
Dar etme bülbül
şu an ne dinliyorum
18.02.2022 - 23:51serbest kürsü
18.02.2022 - 13:17Popülariten sükse mi yaptı bunu böyle yazınca. Ahh Bilal ah.. seni özleyeceğim hiç aklıma gelmezdi.
meltem
17.02.2022 - 21:42Us Atölyesi
Ve sonra dedim ki
17.02.2022 - 18:26serbest kürsü
17.02.2022 - 14:38Sorun mu var sitede ?
İstediğim kişinin profilini göremiyorum
Mesajina cevap veremiyorum
Ve kendi arkadaş listemide göremiyorum
hayat size neler öğretti?
16.02.2022 - 02:04şu an ne dinliyorum
04.02.2022 - 21:08şu an ne dinliyorum
24.01.2022 - 00:49Toplam 59 mesaj bulundu