Filiz Ertek Adlı Üyenin Nedir Yazıları - Anto ...

  • şu an ne dinliyorum

    13.02.2009 - 22:05

    ONUR AKININ NE OLUR BİR SABAH KAPIM ÇALINSA PARÇASINI DİNLİYORUM

  • şu an ne dinliyorum

    01.11.2008 - 02:40

    EMRE SALTUKTAN DUR GİTME (DAĞ GÜLÜM)

  • forum

    01.11.2008 - 02:39

    forum benim bildigim özgür tartışma ortamıdır. burda olan bir cok kişide buraya yakısır seviyede bilgi ve kütür seviyesindedir.

    bu gibi kişilerin bir arada olduğu bir forum ortamında herseyin özgürce tartısılması gerekir. cunku buraya yazan kişilerde bazı olayları anlamak istemektedirler ve bu konuda rahatca konusmak istemektedirler.

    çünkü herkesin bazı konularda eksik bilgisi olabilir veya yöneticilerlede bazi konuları tartışmak isteyebilir. ne kadar cok katılım olursa dogruya o kadar çabuk ulasılır. o yuzden bazi konuları burda yazmanın bir sakıncası olmamasi gerekir.

  • forum

    01.11.2008 - 02:28

    GÜLÜMSEYİNNN...

    Adamın biri sabah evden ise giderken ilginç bir cenaze kafilesi fark eder. En önde yürüyen köpekli bir adam. Arkasında bir tabut ve onun 10 metre arkasında bir başka tabut. Bunları takip eden, tek sıra olmuş 200'den fazla adam. Meraklanır. Kafilenin başındaki köpekli adam hiç kuşku yok ki cenazenin sahibidir. Yanına yaklaşır ve sorar:
    -Beyefendi, bu üzüntülü gününüzde hatırlatmak istemem ama ölenler neyiniz oluyor?
    Adam yanıtlar:
    -Öndeki karım, arkadaki de kayınvalidem.
    -Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu?
    -Köpeğim karıma saldırıp öldürmüş. Kayınvalidem de karıma yardıma gelmiş. Köpek onu da öldürmüş.
    Adam biraz düşündükten sonra sorar:
    -Beyefendi, köpeğinizi ödünç alabilir miyim?
    -Sıraya geç!

  • Severek terketmek

    01.11.2008 - 02:22

    Giderken tek kelimelik elvedana bile hazırdım.
    Lakin bir ' hoşcakal ' demeden çekip gittin. '

    Ne düşler büyütmüştüm varlığında.
    Oysa sen gitmeyi tercih ettin.
    Ne acı besteler yaptım ruhumun gelgitlerinde.
    En gururlu savaştı benimkisi.
    Sensizlikte yaşarken
    Yalnızlığında savaşmak..
    Tek bir silahım vardı;
    O da karanlıklarımı aydınlatan gözlerin.

    İnan gittiğinde ' kendime ' adıma üzülmedim.
    Hayatımın hiçbir döneminde,
    Sevgide tamamlanmış bir resmim yoktu çünkü.
    Oysa ben sana üzülür,
    Sana tasalanırım amansız gecelerde.
    Fırtınalarda hangi limanlara sığınırsın?
    Ayazlarda hangi ateşlerde ısınırsın?
    Bilemiyorum.
    Ben, gidişine değil;
    Yalnızlığımdaki ıslak gözlerine üzülürüm.

    Kim bilir sen
    Bu saatlerde kuş tüyü yatağında
    Makyajsız düşlere gülümserken,
    Ben ayrılığın en derin okyanuslarına gömülürüm.
    Çırpındıkça daha çok boğulurum yalnızlığında.

    Şimdilerde,
    Sensiz bu yüreğe,
    Yoksulların acı yüzüne çizilmiş hüzünler doluyor.
    Bir cehennem ateşinde yanıyor anılarım.
    Bir de biri bitmeden diğeri yakılan sigaralarım.
    Umutsuz değildim asla.
    Ama o ' veda etmeden ' gidişinden sonra.
    Her rüzgar içimi soğuttu.
    Her nefes beni yalnızlıkla avuttu.
    Gelmeyeceğini bile bile
    Yüreğimi sarkıttım umut kuyularına.
    Bir avuç su ile hasretini söndürecekken
    Meğer kova kova ' hasret yangınlarını' çekmişim.

    Mutluysan eğer bensiz,
    Can çekişen kelebekler bile kanatlanmaya hazır.
    Sönmüş yıldızlarım ise parlamaya.
    Ne diyebilirim ki;
    Ben seni ölümü sevmiştim.
    Oysa sen;
    Gidişinde bir kelimeyi çok gördün bana.
    Şimdi teninde haram eller dolaşırken
    Yüreğim ketum yalnızlığınla savaşırken
    Söylemediklerine gebe kalmış kelimeyi
    Dudaklarımda kanatarak söylüyorum;
    ' Hoşcakal gülüm'

    ALINTI

  • sevgi

    01.11.2008 - 02:19

    Sana geldim, hücrelerimde saklı düş kırıntıları
    Kaybetmeyi bilmem, acısa da canım
    Belirsizliği tanımam, aşkı tanırım
    Viranelik olsa da her depremden sonra
    Onarması zor değil, kararsa da hayatım.
    Korkmayı da bilmem, sonuçlarına hazırım.Sana geldim, bilmelisin maktuldür yüreğim
    Sorsan şimdi, esiridir gözlerinin
    Suçlamam asla ardımdaki zamanı
    Yaralı olmak, güçlendirir aşkları.Çığ gibi büyür sevginin kökleri
    Kedere ümit aşılandığında
    Kim bilir belki boy verir
    Bir huzme ışık ile başlayıp
    Ömrü gün ortasının ayanlığına çevirir.Sana geldim, hasis değil cömert yüreğim
    Yüzüne baktıkça
    Tutsak gözlerim
    Bir kez seversem
    Anla ki
    Sonsuza dek bu ruhu
    Ruhunla beslerim.
    Sana geldim, bana seni anlat
    Bana seni işle.
    Aşkı hiçliğe kurban etmeden
    Sana beni anlat
    Aşkı kadere işle.
    Sana geldim, gitmiyorum
    Sebebim ol, her şeyim ol.
    Reyhan Yonat

  • aşk

    01.11.2008 - 02:13

    Aşkın Gülüşü
    işte sana geliyorum
    yumuşakbaşlı rüzgarların kanatlarında bir yer bul bana
    suyun ışıltılı sesleri aksın bir yanımızdan,
    bir yanımızı defneler sarsın...
    demir kollarının yumuşaklığında uyanayım sabahları
    zeytin ağacının gözlerinde büyürken bir çekirdek
    senin olayım

    sakızağacının kokularına bürünsün saçlarımız
    diri gövdemiz yürüsün kuşlara doğru
    unutulmuş şarkılar bulsun...
    gülüşün badem ağacının çiçek açmış dalları
    ölümü alsın elimizden.

    bir gemi getirdim kapına: birlikte gidelim.
    sen içli, uzun geceli kadınlar için yaratılmışsın,
    uzun sabahlar için
    buğday tarlaları, usulbaşlı geyikler, yollar için...
    göğsüne düşür beni: yeryüzünün şarkılarını dinleyeyim orada
    gecikirsek alıp başını gider aşkın usul ırmağı -küskün-
    dönmez bir daha

    Leyla Şahin

  • aşk

    01.11.2008 - 02:10

    İstanbul Aşkı Anlat Bu Gece

    Yalnız ben değilmişim
    Gördüm
    İstanbul'da seyrediyor seni
    Lâkin
    Şimdi kıskanır güzelliğini
    Bilemem
    Belki kıskandığı
    Belki ondan ağladığı
    Ondan seller aldı her yeri
    Aman bir de hıçkırmasın
    Beşik gibi sallar sonra yerleri
    İstanbul böyle hırçın
    Böyle kıskanç
    Böyle deli
    Çıldırır kaybeder kendini
    Görmeye görsün kendinden bir güzelini

    Anladım
    İstanbul'da aşk başkadır
    Ve her aşk İstanbul tadındadır
    Hatta her aşık İstanbul'da en genç yaştadır
    Çünkü aşk İstanbul'da; istanbul aşktadır
    Ki ondandır her güzel aşk
    İstanbul'da yaşanmaktadır

    Aşkı anlat bana İstanbul
    Hadi aşkı yazdır bana bu gece
    Nasıl o gezer aşıklar sende elele
    Söyle
    Nasıl gezerler sevgi sözcükleriyle

    Hadi aşkı anlat bana İstanbul
    Birde aşkı anlat bana bu gece
    Hani kaç zaman oldu
    Değmedi yüreğim bir başka yüreğe
    Söylemedi dilim güzel sözler bir daha öyle

    Sahi İstanbul var mı bir bildiğin
    Sevebilecek
    Ya da benim sevdiğim
    Ama bilmediğim
    İstanbul
    Hadi aşkı göster birde
    aşkı çizdir bana bu gece
    Bu gece İstanbul
    Bu gece sahipsizim
    Evsizim
    Bu gece ben İstanbul'da
    İstanbul bende
    Ama ben sensizim

    İstanbul
    Yalnızlıktan söylemiyor dilim
    Bî lâl oldu artık dilsizim
    İstanbul
    Aşkı anlat bu gece
    Sevgisizim
    İstanbul bende
    Ben İstanbul'da
    Ama sensizim

    İstanbul bu gece yersizim
    Nerde yerim yurdum
    Kayboldum dehlizlerde
    Bilmiyorum ben kimim kimliksizim
    İstanbul
    Aşkı anlat bana bu gece
    Birde
    Aşkı yazdır bu gece....

    ALINTI

  • şu an ne dinliyorum

    26.10.2008 - 20:24

    OĞUZ AKSAÇTAN BEN BİR YAKUP İDİM KENDİ HALİMDE

  • şu an ne dinliyorum

    23.10.2008 - 22:40

    ARPA ORAĞA GELDİ.AHMET KAYA

  • şu an ne dinliyorum

    20.10.2008 - 16:08

    MİKAİL ASLANDAN TANIMADIĞIM TEN.MUTEŞEM BİR YORUMCU. ONA BURADAN SİZİN VESİLENİZLE TEKRAR TEŞEKKÜRLER...

  • aşk

    15.10.2008 - 21:20

    NE OLUR SENDEN BENİ ÇALMA

    Bu gün bir başka hüzün yüklü gözlerimde, bir başka bakıyorum dünyaya, bir umut desen yok, gözlerinin sanki ışığı sönmüş, ısıtmıyor eskisi gibi yüreğimi, sorun ben miyim yoksa, yoksa sıkıldın mı aşkımdan, sendemi vazgeçeceksin daha başlamadan…

    Kilitli kapılar arkasından çıkardım bende güzel kalan ne varsa; senin için, yağmur olup yağmak istedim pıhtılaşmış hayallere, ezberimde tükenmiş sevdaların unutulmuş anılarıyla… Bir sana yükledim yeniden kirli yüreklerin el süremediği temiz aşkımı, adın kadar, yüreğin kadar temiz olan aşkımı…

    Bu içlenme bana mı, bu keder, bu hüzün, bilmiyor musun tek heceden de olsa kurduğun cümlelere yoksun olduğumu, çiçeğin suya özlemi kadar yalnızım bugün, gözlerimin gözlerine zaafı kadar yalnızım. Bilmiyorum bu sensiz dünyanın bir sonu var mı, bu nefes gibi soluduğum hicran akşamlarının bir sabahı var mı senli.

    Bir gün kapı çalınacak mı, çalınsa da açınca sen çıkacak mısın karşıma, titrek bir sesle 'ben geldim.' diyecek misin? Hoş geldin diyebilecek miyim bir gün…

    Belki de olabilme ihtimaline sığındığım bir aşkın sabahına hasretim, belki de tetiğini çekemediğim bir sevdanın arpacığındayım bugün, oysa kalbim çoktan vuruldu, kan kaybeden yüreğimin yasındayım.

    Ne olur bir kerecik gülümse, gözlerin bir kerecik ısıtsın yüreğimi, savur kalbimin samyelinde, Bu gün en az hüznün kadar yanıyorum,

    Bu gün en az gözlerin kadar üşüyorum...


    ALINTI.

  • ağlamak

    14.10.2008 - 22:00

    AĞLAMAK MUHTEŞEM BİR ŞEY İNSANIN İÇİN ARINMASIDIR VE YÜCELMESİDİR AĞLAMAK.GÖZYAŞLARIM BENİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİDİR


    AHMET KAYA


    Dağlarda öfkeli başım
    Serhatta hep akşam oluyor
    Nasipsiz kıştan mı
    Yağmurdan mı yoksa aşktan mı

    Ağladıkça ağladıkça, dağlarımız yeşerecek
    Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
    Geceyi tutacağız, görecek göreceksin
    Ağladıkça ağladıkça güneşi tutacağız
    Görecek göreceksin

    İlk yazda bitti telaşım
    Alnımda hep kavga duruyor
    Vakitsiz hırstan mı
    Bahardan mı yoksa aşktan mı

    Ağladıkça ağladıkça, bozkırlar yeşerecek
    Görecek göreceksin, ağladıkça ağladıkça
    Güneşi tutacağız, görecek göreceksin [

  • unutulmayan şarkılar

    14.10.2008 - 21:51

    UNUTULMAYAN ŞARKILAR BANA DÜNÜMÜ HATIRLATIYOR.

    HAMİYET YÜCESES MAKBER.MUTEŞEM DİNLEDİĞİM ZAMAN ÇOK DERİNDEN ETKİLENİRİM

  • unutulmayan şarkılar

    14.10.2008 - 21:49

    SENEDE BİR GÜN.

  • unutulmayan şarkılar

    14.10.2008 - 21:47

    KIRMIZI GÜLÜN ALİ VAR.SAFİYE AYLA

  • En güzel Kürtçe şarkı

    14.10.2008 - 21:43

    ANLAMIYORUM KÜTRCE AMA DİNLEDDİĞİM HER ESER AYRI BİR GÜZE.ELGAJİYE SEVDİKLERİMİN ARASINDA

  • özgürlük

    14.10.2008 - 21:40

    YAAAAA ÖZGÜRLÜK İŞTE KİMİNE GÖRE İSTEDİĞİ HER ŞEYİ YAPMAK AMA BANA GÖRE BEYİN ÖZGÜRLÜĞÜ ÖNEMLİ İSTEDİYİM HER ŞEYİ YAPARKEN BEYNİM NE KADAR ÖZGÜR YANİ ÖRNEĞİN GİTTİĞİM YERLERE KAFAM DOLU GİDİYORSAM HİÇ BİR ZAMAN ÖZGÜR DEĞİLİMDİR.BEYİNİ RESETLEMEK ÇOOOOK ZOR BU ANLAMDA ÖZGÜRLÜK MALESEF...

    (ACI ÇEKMEK ÖZGÜRLÜKSE ÖZGÜRÜZ İKİMİZDE)
    .

  • sevgi

    14.10.2008 - 21:28

    SEVGİYE ANLAM YÜKLENMEMELİ.BİLİNMEZ NEREDE NASIL YAKALAYACAĞI YAKALANDIĞI ANDA YAŞAMAK LAZIM.SEVGİNİN ONURUNU İNCİTMEDEN...

  • türküler

    14.10.2008 - 18:11

    Ruhi SU 20 Eylül 1985'de yitirdiğimiz Ruhi Su'nun yaşamı boyunca tek uğraşı müzik olmuştur. İlle de türküler. Türkülere olan tutkusu çocuk denecek yaşında başlamış ve ona müzik dünyasının kapısını türküler açmıştı. Büyük bir yaşamın küçük bir özeti şöyle: 1912 de Van'da doğdu. Adana da büyüdü. Öksüzler yurdunda okudu. Çocukluğu hep zorluklar içinde geçti ama, kişiliğinin biçimlenmesinde bu zorluklar, Torosların çarpıcı, etkileyici doğası ve müzik tutkusu ile birlikte ilk çekirdeği oluşturacaktı.

    İlkokulun dördüncü sınıfında keman çalmaya başladı. 1936'da o zaman ki adıyla Musiki Muallim Mektebini, 1942'de Ankara Devlet Konservatuarının şan bölümünü başarıyla bitirdi. Aldığı klasik batı müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin yorum icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu aynı yıllarda Ankara cebeci ikinci ortaokulunda ve Hasanoğlan Köy Enstitüsünde büyük bir koro oluşturdu. Ankara radyosunda on beş günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi, dil tarih ve coğrafya fakültesinde büyük bir koro oluşturdu. Ankara devlet operası sanatçısı olarak, Bastien Bastienne Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca, Yarasa, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro'nun düğünü maskeli balo ve konsolos gibi operalardaki başarılarıyla, bas bariton Ruhi Su, müzik çevrelerinde ilgiyle izlenen bir müzisyen olmuştur.

    12 Kasım 1952'de tutuklanarak İstanbul'a gönderildi. 141. maddeden yargılanarak 5 yıl hapis, 20 ay gözetim altı hükmü giydi. Böylece Ruhi nin opera yaşamı noktalanmış, türkülerine yeni bir boyut, buruk bir tat ekleyen başka bir dönem başlamış oluyordu. Bilinçli bir tavırla türküler üzerine çalışmaya başladığı 1938 yılından, ölümüne kadar, hapishanenin ağır koşulları, engellenmeler yasaklanmalar, hiçbir şey Ruhi'ye türküler söylemekten onlar üzerinde aralıksız çalışmaktan, korolar oluşturarak türkülerini öğretmekten olanak bulduğu zaman konserlerde, resitallerde, olanak verilmediği zaman dost evlerinden, gece kulüplerine kadar, elverişli elverişsiz her ortamda türkülerini söylemekten alıkoyamadı. Türkülerin anlam ve içeriği dünya görüşünü biçimlendirmekte; dünya görüşü, türkülerini sevip yorumlamakta belirleyici etken oldu. Sanatçı-toplum ilişkilerini bilinçle, sevgiyle besleyerek her zaman diri, işlevsel tuttu. Ne sanatından en küçük bir ödün verdi ne sağlam dünya görüşünden. Kendini sanatına sanatını halkına adadı. Böyle bir yolda büyüdü. Ölümsüzleşti.

    Hiç kuşku yok ki 73 yıllık yaşamı boyunca büyük güçlüklerle karşılaştı. Çok acılar çekti. Ama hep direndi hiç yılmadı ve sazı eşliğinde türkülerini söyleyebildikçe müziğini duyurup yaşattıkça geniş kitlelere benimsettikçe mutlulukların en güzelini ta içinde yaşadı. Türküleriyle nerelerden seslendiyse, o yerler birer sanat merkezi oldu. Sarsılmayan sanatçı kişiliğinin saygınlığı ve ağırlığıyla yurt içinde yurt dışında, bilinç, insan sevgisi, coşku ve inançla yoğrulmuş belirli düşünce hareketinin vazgeçilmez bütünleyicisi oldu. Bilinçlendirdi coştu, coşturdu; hep bir şey vererek, kendine bir şeyler katarak öğretti, öğrendi. Bin bir güçlüğü aşarak derlemeler yaptı. Çok zengin bir türkü repertuarı oluşturdu. Dostlar korosunu kurarak onlarla birlikte konserler verdi. 45'lik plaklar, uzunçalarlar, kasetler çıkardı. tüm bir yaşamın inançlı ve verimli çalışmalarına kalıcılık kazandırdı böylece.

    Sıdıka Su
    1986 Ruhi Su'nun 1. ölüm yıldönümü

    Albümleri:
    Aman Of - Ankara'nın Taşına Bak - Barabar - Beydagi'nin Başı - Dadaloglu ve Çevresi Dostlar Tiyatrosu Konseri - Ekin İdim Oldum Harman - El Kapıları - Sabahın Sahibi Var Huma Kuşu ve Taslamalar - Kadıköy Tiyatrosu Konseri - Karacaoglan - Pir Sultan Abdal - Pir Sultan'dan Levni'ye - Seferberlik Türküleri - Yunus Emre - Semahlar - Çocuklar Göçler Balıklar - Sultan Suyu - Şiirler Türküler - Köroglu - Uyur İken Uyardılar - Zeybekler - Ezgili Yürek

  • türküler

    14.10.2008 - 18:05

    Ali Ekber Çiçek

    Ondörtbin Yıl Gezdim Pervanelikte,
    Sıdkı İsmin Duydum Divanelikte.
    İçtim Şerabını Mestanelikte,
    Kırkların Ceminde Dara Düş Oldum.
    Kırkların Ceminde
    Haydar,Haydar Haydar Haydar,
    Haydar Haydar Haydar Haydar,
    Haydar,Dara Düş Oldum.

    fotoğraf:Bekir Karadeniz


    1935 Erzincan Ulalar Köyü doğumlu Ali Ekber Çiçek, babasını 1939 Erzincan depreminde yitiriyor ve çok küçük yaşlarda rençberlik yapmaya başlıyor. Bu arada bağlamayı öğreniyor ve cem toplantılarında kulağı Alevi deyişleri ve ezgileriyle doluyor. İlkokul öğreniminden sonra maddi olanaksızlıklar sonucu öğrenimini sürdüremiyor, ancak ağır yaşam şartlarına karşın müzikten hiç kopmuyor. Müzik aşkı ağır basınca İstanbul'a göç ediyor ve halk müziğinin önemli isimleriyle tanışyor. Vatani görevi sonrası radyoya giriyor ve 35 yılı aşkın bir sürede 400'den fazla yapıtı yorumlayarak geniş kitlelere ulaştırıyor.

    Halen TRT arşivlerinde ustanın 54 kaseti olduğu söyleniyor. Birçok ülkede konserler ve üniversitelerdeki sohbetler aracılığıyla bu toprakların sanatını dünyaya taşımaya çabalamış Ali Ekber Çiçek, bir kaynakta yolunu şöyle özetliyor:
    'Gerçekleri göstermek, gerçeğe kavuşmak ve gerçeği olduğu gibi insanlara anlatmak için çalışmış bir insanım. Cahilden uzak, kâmile yakın oldum; büyüklerime saygı ile, küçüklerime sevgiyle yaklaştım. Konuşulan her kelâmı ibadet gibi dinledim, kimseyi acizlik ve bilgisizlikle itham etmedim... Bu icraatım boyunca hiçbir maddi menfaat sağlamadan, insanların duygularını sömürmek gibi bir yanlışlığa meydan vermedim.

    Ali Ekber Çiçek, 26.04.2006 tarihinde aramızdan ayrıldı...


    Ali Ekber Çiçek'ten derlenen bazı türküler:
    Böyle İkrarınan Böyle Yolunan
    Bunca Olan Emeğimi
    Derdim Çoktur Hangisine Yanayım
    Ey Erenler Akıl Fikir Eyleyin
    Gönül Gel Seninle Muhabbet Edelim
    Gurbet Elde Bir Hal Geldi Başıma
    Gurbet Elde Yadellerin Derdini
    Gül Yüzlü Sevdiğim
    Hazin Hazin Esen Seher Yelleri
    İsmini Sevdiğim Saadetli Dostum
    Nasıl Yar Diyeyim Ben Böyle Yare
    Ondört Bin Yıl Gezdim Pervanelikte(Haydar Haydar)

    Ali Ekber Çiçek tarafından derlenen bazı türküler:
    Bir güzeli methedeyim
    Çoktan Beri Yollarını Gözlerim
    El Vurup Yaremi İncitme Tabib
    Gönül gel varalım gülşen bağına
    Şepke'nin Kavakları
    Yolumuz Gurbete Düştü

  • türküler

    14.10.2008 - 17:55

    TÜRKÜ İNSANIN ÖZÜNÜ KÜLTÜRÜNÜ HER AN UNUTULMAYA YÜZ TUTMUŞ MANEVİ DUYGULARIMIZI KAYBETMEMEMİZ İÇİN HAYATA BAKIŞ AÇISIDIR.


    BİR GEMİCİ TÜRKÜSÜ

    Rüzgâr,
    yıldızlar
    ve su.
    Bir Afrika rüyasının uykusu
    düşmüş dalgalara.
    Işıltılı, kara
    bir yelken gibi ince
    direğinde geminin.
    Geçmekteyiz içinden
    bir sayısız
    bir uçsuz bucaksız yıldızlar âleminin.

    Yıldızlar
    rüzgâr
    ve su.
    Başüstünde bir gemici korosu
    su gibi, rüzgâr gibi, yıldızlar gibi bir türkü söylüyor,
    yıldızlar gibi
    rüzgâr gibi
    su gibi bir türkü.
    Bu türkü diyor ki, «Korkumuz yok!
    İnmedi bir gün bile gözlerimize
    bir kış akşamı gibi karanlığı korkunun.»
    Bu türkü
    diyor ki,
    «Bir gülüşün ateşiyle yakmasını biliriz
    ölümün önünde sigaramızı.»
    Bu türkü
    diyor ki,
    «Çizmişiz rotamızı
    dostların alkışlarıyla değil
    gıcırtısıyla düşmanın
    dişlerinin.»
    Bu türkü diyor ki, «Dövüşmek..»
    Bu türkü diyor ki, «Işıklı büyük
    ışıklı geniş ve sınırsız bir limana
    dümen suyumuzda sürüklemek denizi..»
    Bu türkü diyor ki, «Yıldızlar
    rüzgâr
    ve su...»

    Başüstünde bir gemici korosu
    bir türkü söylüyor;
    yıldızlar gibi
    rüzgâr gibi,
    su gibi bir türkü..


    NAZIM HİKMET

  • unutulmayan şarkılar

    07.10.2008 - 08:28

    Müzeyyen senar.benzemez kimse sana tavrına kurban olayım.

  • ^^...heyy aşk seni hiç aldatmadım...^^

    07.10.2008 - 08:26

    Bütün aşk hikâyelerinin en unutulmaz ve heyecan verici sahnesi, sevenin sevgiliye ilk baktığı andır şüphesiz.
    Daha doğrusu, onun yüzünü ilk gördüğü vakit.
    Âşıktaki içsel değişimin başladığı an, gözün sevgiliye ilk takıldığı saniye dilimidir
    Ve âşığın bütün biyografisi, bu 'ilk bakışın öncesi ve sonrası'ndan ibarettir.
    Bir ilk bakış, kaderin kazaya dönüştüğü en kutlu demi yüklenmiştir.

Toplam 28 mesaj bulundu